Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16454 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11709 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Küçükçekmece 5. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 01/11/2013NUMARASI : 2012/604-2013/527Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı emlakçının, satışına aracılık ettiği daireyi satın almak için davalıya 40.000 TL ödediğini, ancak dairenin başkasına satıldığını, ödemiş olduğu paranın ise, davalı tarafından 3.000 TL mahsup edilerek iade edildiğini, haksız olarak mahsup edilen alacağının tahsili için takip başlattığını, ancak takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, %40 inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının, 7.6.2013 tarihli ön inceleme duruşmasına katılmaması nedeniyle 1.11.2013 tarihinde dosyanın işlemden kaldırılmasına, bu tarihten itibaren dosyanın üç aylık süre içinde yenilenmemesi nedeniyle de, davanın 10.9.2013 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 sayılı Yasa'nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.Yine, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine 6099 sayılı Yasa'nın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır." hükmü yer almaktadır. Bu maddeye göre tebliğ işleminin ne şekilde yapılacağı Tebligat Kanunu Yönetmeliği 31/1-c maddesinde düzenlenmiş olup, aynı maddenin son fıkrasındaki bende göre yapılacak tebligatlarda Yönetmeliğin 30. maddesinde öngörülen araştırmanın yapılmayacağı belirtilmiştir. Nitekim Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30/1. maddesinde de buna paralel olarak; "adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar" tebliğ memurunca muhatabın adreste bulunmama sebebinin araştırılması zorunluluğu dışında tutulmuştur.Öte yandan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/8. maddesi uyarınca, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydın tebligat evrakı üzerine yazılması zorunludur. Bir diğer anlatımla 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair tebliğ evrakı üzerine mutlaka kayıt düşülmesi gereklidir. Ayrıca, 25.01.2012 tarihli resmi gazetede yayınlanan Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. ve 79. maddelerinde de, adres kayıt sisteminde bulunan ve bilinen en son yerleşim yeri adresine çıkarılan tebliğ evrakının üzerine “Mernis” adresi olduğu belirtilerek ve açık mavi tebliğ zarfı kullanılarak tebliğ yapılması gerektiği öngörülmüştür. Yukarda açıklanan şekle uygun olarak yapılmayan tebligat, usulsüz tebligat niteliğindedir.Somut olayda, 7.6.2013 tarihli ön inceleme duruşma gününe ilişkin davetiyenin, Tebligat Kanununun 21. maddesine göre tebliğ edildiği, ne var ki tebligatın, az yukarda belirtilen Yasa ve Yönetmelik hükümlerine uygun olarak yapılmadığı, tebliğin adres kayıt sistemindeki adrese yapıldığının da, tebligat evrakı üzerinde belirtilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda ön inceleme davetiyesinin, az yukarda belirtilen usullere uygun olarak tebliğ edildiğinden söz edilemeyeceğinden, usulsüz tebligat sonunda verilmiş olan, “dosyanın işlemden kaldırılması” kararı, hüküm ve sonuç doğurmayacağı gibi, bu tarihten itibaren üç ay sonrasında verilmiş olan “davanın açılmamış sayılmasına” ilişkin karar da, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 27.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.