Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 162 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 12349 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, dava dışı üçüncü şahıstan araç satın almak için davalı bankaya kredi başvurusunda bulunduğunu ancak kredinin verilmediğini ne var ki banka tarafından sanki kredi verilmiş gibi aleyhine takibe geçilip dava konusu araç haczedilerek yediemin deposuna alındığını, daha sonra kredinin verilmediğini dava yolu ile ispat etmiş ise de bu süre zarfında araçta oluşan değer kaybı ve yediemin depo ücretinin banka tarafından ödenmediğini ileri sürerek, bu zararının şimdilik 5000 TL'sinin ve yaşadığı bu haksız uygulama nedeni ile 5000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 5000 TL maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tzminat isteminin ise şartları oluşmadığından reddine hükmedilmiş, karar davalı banka tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir2-Dava, dava konusu araç üzerine haksız haciz konulduğu iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, hacze dayanak olan takibin haksız yapıldığını ve bu hususu daha önce açtığı ve lehine kesinleşen menfi tespit ve istirdat davası ile kanıtladığını ileri sürerek, bu kapsamda haksız haciz nedeni ile yedi emin deposunda tutulan aracın uğradığı değer kaybı ile yediemin depo ücretinden ibaret zararının tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Dosya kapsamına göre, dava konusu araçtaki haczin davalı banka tarafından davacıya verildiği iddia edilen kredinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibi nedeniyle konulduğu icra takibinin kesinleştiği ancak davalının bu takibe ilişkin açtığı menfi tespit ve istirdat davasının lehine sonuçlanıp kesinleşmesi sonucu bankanın aldığı ödemeleri davacıya iade ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı aracının haksız haczedilmesi sonucu yediemin deposunda tutulmasından doğan zararını talep etmekte haklıdır. Mahkemece, aracın dava dışı üçüncü şahıstan satın alındığı 11.07.2005 tarihindeki noter satış senedinde yazan 12,790 TL bedelden, bilirkişi raporu ile tespit edilen mevcut değerinin mahsubu ile bulunan fark değer kaybı olarak belirlenmiş ve sonucuna göre hüküm tesis edilmiştir. Ne var ki aracın yediemine teslim tarihi ile iş bu davanın açıldığı tarih 2012 yılı olup, bu tarihten çok daha önceki 11.07.2005 tarihli noter satış senedinde belirtilen değeri dikkate alınarak zararın tespit edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece değer kaybının tespiti için öncelikle, aracın yediemine teslim edildiği tarihteki hasarsız emsal değeri ile, dava tarihindeki hurda değeri tespit edilerek bu iki değer arasındaki farka hükmedilmesi gerekirken, mahkemece bu hususlar gözardı edilerek yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı olduğu şekkilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan neenlerle kararın davalı lehine BOZULMASINA, peşin alınan 366,75 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.