MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı .. Vekili avukat ... ile davacı ..Başkanlığı vekili avukat....in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı kooperatifin müracaatı üzerine dava dışı şahıslara ait dava konusu taşınmazı kamulaştırdıklarını, hükmen tescil davası sonucu adlarına tescil edildikten sonra ihale ile davalıya sattıklarını düzenlenen protokol ve taahhütname ile davalının satış tarihinde ve ileride açılan tezyidi bedel davası sonucu ödenecek miktarı idareye ödemeyi taahhüt ettiğini, tapu davalıya devredildikten sonra, dava dışı arsa sahiplerinin açtığı tezyidi bedel davası sonucu mahkemece hükmedilen miktarı, masraflarını ve faizlerini açılan icra takipleri sonucu arsa sahiplerine ödediklerini ileri sürerek 732.206.68.TL' nın 04.08.2011 tarihinden, 47.868.00.TL masrafın 20.06.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.Davalı, taahhüdün zamanaşımına uğradığını, davacının ihale sırasında tebligatları eksik yapması sonucu yıllar sonra arsa sahibinin açtığı kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası nedeniyle bir sorumlulukları olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 780.074.68.TL' nın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.1-Davalı Kooperatifin talebi üzerine, dava dışı şahıslara ait taşınmazın davacı idareye devredilen .. Ofisi tarafından kamulaştırılmasına karar verildiği, idare tarafından açılan dava sonunda kamulaştırmaya dayalı olarak taşınmazın idare adına tesciline karar verildiği, davalı tarafından verilen 18.10.1993 tarihli taahhütnameden sonra taşınmazın davacı idare tarafından davalı Kooperatife devir edildiği, bilahare eski maliklerin 2009 yılında kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açtığı ve yargılama sonunda artırılan bedel ve masrafları olarak davacı idarenin toplam 780.074.68.TL ödediği ve bu hususta davacı tarafından gönderilen fatura ve yazıya karşı davalının 08.09.2011 tarihinde noter aracılığıyla faturayı iade ettiği, bunun üzerine davacı tarafından eldeki bu davanın açıldığı, dosya kapsamı ile sabittir. Mahkemece, davalının taahhütname ile ileride açılacak tezyidi bedel davaları nedeniyle doğacak farkın ödenmesinin garanti edildiği sonucuna varılarak ödenen bedellerin tahsili talebi kabul edilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, davalıdan alınan böyle bir taahhüt hukuki mahiyeti itibarıyla bir sorumsuzluk sözleşmesi niteliğindedir. Sözleşme serbestisi içerisinde düzenlenen bu sözleşmenin taraflarını bağlayacağı muhakkaktır. Ne var ki, böyle bir sözleşmeye dayanan davacının kendine düşen yükümlülükleri yerine getirmede kusursuz olması zorunludur. Zararın doğmasına veya artmasına kendi kusuru ile sebebiyet veren tarafın sırf böyle bir sözleşmeye dayanarak rücu talebinde bulunması .un 2. maddesi kapsamında hukuken himaye edilemez. Kesinleşen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat ilamında, idarenin kamulaştırma evraklarının maliklere usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Dosyadaki bilgi ve belgelerden de tarla vasfında iken kamulaştırılan taşınmazın, zaman içinde arsa haline dönüştüğü ve kamulaştırma bedelininde arsa vasfı esas alınarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Davacı idare, kamulaştırma oluru 1985 yılında alınan taşınmaza ilişkin kamulaştırma evraklarını malikine usulüne uygun tebliğ etmeyerek taşınmaz hakkında 2009 yılında kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açılmasına sebep olmuştur. Bu husus olayda davacı idareninde kusurlu olduğunu gösterir. Bu itibarla, davacının kamulaştırma işlemlerini azami özen ve dikkat göstererek ve süresinde yapsa idi dahi açılacak tezyidi bedel davası nedeniyle bir fark doğup doğmayacağı belirlenerek sonuca gidilmesi zorunlu olduğu ve aynı konuda açılan ve kesinleşen emsal dava dosyalarında taahhütname olduğu hallerde davacı idarenin % 50 kusurlu bulunduğu gözetilerek, mahkemece, taahhütname olan eldeki dosyalarda davacı idarenin müterafik kusurunun, dosya kapsamına, hak ve nasafete, emsal kararlara uygun olarak %50 olarak tespit edilerek, ödenen bedelden bu kusur oranında indirime gidilerek karar verilmesi gerekirken ödenen bedelin tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.2-Bozma nedenine göre, tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle hükmün davalı yararına hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 13,421,75 TL. temyiz harcının istek halinde davalıya, peşin alınan 25,20 TL harcın Toki'ye iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.5.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.