MAHKEMESİ : Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı bankadan konut kredisi kullandığını, dosya masrafı adı altında 13.556,00 USD'nin kendisinden haksız yere tahsil edildiğini, haksız kesintisinin iadesi amacıyla takip başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, takibin 17.351,10 TL üzerinden devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava, davalı bankadan kullanılan konut kredisi sırasında haksız yere kesilen dosya masrafının iadesi amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı kredi kullandığı sırada kendisinden tahsil edilen kesintinin dolar olarak yapıldığını iddia ederek iadenin de dolar olarak yapılması gerektiğini ileri sürmüş, mahkemece davacıdan 17.351,10TL kesinti yapıldığından bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, davacıdan dosya masrafı adı altında yapılan kesintinin dolar olarak mı yapıldığı yoksa türk lirası ile mi yapıldığının arştırılması gerekir. Mahkemece bu hususta araştırma yapılarak, gerekirse bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.2-Kabule göre de; İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.3-Bozma nedenine davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.