MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davalı vekili avukat ... ile davacı vekili avukat ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, dava dışı ...'ın kredi kullanmasını temin amacıyla mülkiyeti kendisine ait 19 nolu dubleks daireyi davalıya inanç sözleşmesi ile 27.2.2007 tarihinde tapu devrini verdiğini, bu devir ile birlikte davalının dava dışı ... adına 28.2.2007 tarihinde 80.000 TL. Kredi kullandığını ve kredi borcunun dava dışı ... tarafından ödeneceğinin kararlaştırıldığını ve ... tarafından kredi taksitlerinin ödendiğini ancak davalının inanç sözleşmesine aykırı olarak bedelini ödemeden satın aldığı daireyi 20.3.2009 tarihinde 3. kişiye satarak tapu devrini verdiğini , bu şekilde kendisini zarar uğrattığını ileri sürerek fazla hakları saklı kalarak 50.000 TL.nin satış tarihinden ticari faizi ile ödetilmesini istemiştir. Davalı, davacıya ait taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, ancak dava dışı ...'in ekonomik sıkıntıda olduğundan işbankasından kullandığı 80.000 TL. bedelli krediye ...'e verdiğini, kredi taksitlerini ödemeyince haciz korkusu ile taşınmazı satmak zorunda kaldığını savunarak , davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, 50.000 TL.nin temerrüt tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, temyiz eden davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacıya ait 19 nolu meskenin vekili ... tarafından 27.2.2007 tarihinde davalıya satılarak tapu devrinin verildiği , davalının da 20.3.2009 tarihinde 3. kişiye satışını yaptığı anlaşılmaktadır. Yine, davalı tarafından 26.3.2007 tarihinde iş bankasından 80.000 TL. bedelli konut kredisi kullandığı ve dava konusu meskene ipotek tesis edildiği tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Davalı kredi borcunun taksitlerini başlangıçta ...'in ödediğini ancak sonrasında ödenmediğinden haciz korkusu ile evini satmak zorunda kaldığını açıklamıştır. Mahkemece, kredi ödemelerinin çok büyük bir kısmının dava dışı ... ve onun adına şirketi tarafından ödendiğini , davalının ödediği taksitlerin ise satış bedelini bulmadığından taşınmazı 3. Kişiye satarak en azından 50.000 TL. davacı aleyhine haksız zenginleştiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiştir. Mahkemece alınan 14.9.2011 havale tarihli bilirkişi raporunda, davalı tarafından alınan kredi borcunun kim tarafından ne kadar ödeme yapıldığının ancak banka kayıtları üzerinde inceleme yapılması ile ortaya çıkacağı açıklanmıştır. Davalı tarafından kullanılan kredinin esasen dava dışı ...'e tahsis edildiği ve onun tarafından kullanıldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi, davalıya bankadan ... adına çektiği kredinin teminatı olarak davacıya ait 19 nolu meskenin tapusunun devir edildiği anlaşıldığına göre, uyuşmazlığın çözümünde; kredi borcunun ne kadarlık taksidinin davalı tarafından ödendiğinin ayrıntılı şekilde tesbit edilmesi önem taşımaktadır. O halde, bilirkişi vasıtasıyla banka kayıtları üzerinde ayrıntılı şekilde araştırma yapılarak, kredi borcunun ne kadarlık kısmının kimin tarafından ödendiğinin belirlenmesi ve özellikle davalı tarafından yapılan ödeme var ise daire bedeli ile kıyaslandığında ne miktar sebepsiz zenginleşmesinin bulunduğunun tesbit edilerek sonucuna uygun bir karar verilmeSİ gerekir. Mahkemece, bu hususlar netleştirilmeden eksik inceleme ile varsayımsal hesapla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. Bent gereğince temyiz edilen kararır davalı yararına bozulmasına peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 14/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.