MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacılar, davalı ...‘ in diğer davalı hastanede kadın doğum uzmanı olduğunu,davacılardan ...nin doğumunun davalı hastanede davalı doktor tarafından gerçekleştirildiğini,doğum sırasında bebeği iki kez vakumla çekmeye çalıştığını ancak başarılı olamadığını,bebeğin kafasının geldiğini ancak omzunun takılması sonucu tekrar içeriye ittiğinin söylendiğini,aradan uzun bir süre geçtikten sonra sezeryana alındığını, küçük Ege nin % 100 özürlü olarak doğduğunu,davalıların gerekli dikkat ve ihtimamı göstermeyerek, kusurlu davrandıklarını, diğer davalı Hastanenin de, istihdam eden sıfatıyla sorumlu olduğunu , manevi yönden çöküntüye uğrayıp, ruhsal bütünlüklerinin ağır şekilde ihlale uğradığını ileri sürerek,her bir davacı için 40.000 TL olmak üzere toplam 80.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden, itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporda, hastane ve doktorun kusurunun bulunmadığının açıklanmış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davacının eşi ...‘ın davalı doktora doğum için başvurduğu, doktorun kusuru nedeniyle,doğum sırasında ve sonrasında uygulanan yanlış tedaviler sonucunda küçüğün özürlü olması nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık doğumu gerçekleştiren davalı doktorun,küçüğün özürlü doğmasında hukuka aykırı bir eyleminin, giderek kusurunun bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davadaki ileri sürülüşe ve kabule göre dava temelini vekillik sözleşmesi oluşturmaktadır. Eş deyişle dava, davalı doktorun vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır...Vekil, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır...vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur. .. o nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları ( hafifte olsa ) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktor, hastanın zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Doktor tıbbi calışmalarda bulunurken bazı mesleki şartları yerine getirmek hastanın durumuna deger vermek, tip biliminin kurallarını gözetip uygulamak tedaviyi her türlü ihtiyat tedbirlerini alarak yapmak zorundadır. Doktor ufak bır tereddüt gosteren durumlarda bu tereddüdu ortadan kaldıracak arastırmalar yapmak ve orada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken hastanın özelliklerini gözönünde tutmalı onu gereksiz risk altına sokmamalı en emin yolu tercih etmelidir. Gerçekte de mesleki bir iş gören; doktor olan vekilden, ona güvenen müvekkil titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklıdır. Titiz, özen göstermeyen bir vekil, BK. 394/1 uyarınca vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Somut olayda, davacılardan Nuray'ın doğum için davalı doktora baş vurduğu, doktor kontrolünde doğumun gerçekleştirildiği,doğum sırasında küçüğün özürlü doğduğu anlaşılmaktadır. Davamızda doğum sırasında ve sonrasında arızanın meydana gelmesinde ve küçüğün sakat kalmasında davalı doktorun kusurlu olup olmadığının saptanması gerekir. Mahkemece, ...Kurulundan alınan 15.04.2013 günlü raporda, ….gebenin ıkınma zaafı nedeniyle 2-3 kez vakum uygulandığı, doğumun gerçekleşmemesi ve çocuk kalp sesinin bozulması üzerine acilen sezaryana alındığı,solunumu olmayan 2660 gr ağırlığında canlı bir bebek doğurtulduğu,doğan bebekte asfiktik doğum ön tanısı konulması üzerine hastaneye sevk edildiği, merkezde HİE (hipoksik iskemik ensefalopati) kanısı ile tedavi yapıldığı,mevcut tıbbi belgelere göre normal doğum kararının doğru olduğu ,doğum eyleminde rahim ağzı açık iken gebenin ıkınma zaafına da vakum takılmasının uygun olduğu,vakuma rağmen doğumun gerçekleşmemesi üzerine fetal distres tanısı ile sezaryana alınmasının doğru olduğu, travaydeki tıbbi belgelere göre travayda(doğum eyleminde) gebenin yakından takip edildiğinin anlaşıldığı,kollum tam açık oluncaya kadar çocuk kalp sesinde bir düşüş tespit edilmediği, genel uygulamalarda doğum öncesi, doğumda, doğum sonrası olarak incelendiği,çocuk kalp sesinde meydana gelen bozulmaların bebekte gelişmiş olan asfiksinin en geç döneminde ortaya çıkan bulgular olduğu, daha erken dönemde bebekte mevcut hipoksiyi tespit edebilecek herhangi bir klinik labaratuar veya teknolojik yöntem mevcut olmadığı, serebral palsi hastalığın nedeni tam olarak belli olmamakla birlikte daha ziyade perinatal asfiksiye bağlı olabileceği,bu asfiksinin tespit edilemeyeceği cihetle davalılara kusur verilemeyeceği mütalaa edilmıştir.Davacılar,küçük ...-Beyin felci geçirmesinde ,davalı doktorun doğum eylemi ile ilişkisinin olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış olmalarına göre hükme esas alınan Adli tıp raporunda bu hususlar üzerinde hiç durulmamıştır.Bu haliyle rapor inandırıcı ve tatminkar olmaktan uzaktır. Öyle olunca hükme esas alınan ...kurulu raporuna itibar edilip, hüküm kurulmaz. O halde mahkemece yapılacak iş; üniversitelerin ilgili anabilim dallarından ve özellikle kadın doğum uzmanlarından seçilecek konusunda uzman bilirkişilerden oluşmuş bir kurul aracılığı ile dosyadaki hastahane de tutulmuş dosya ve kayıtlar taraf savunmaları tüm deliller birlikte değerlendirilerek, yapılması gerekenle yapılan müdahale ve tedavinin ne olduğu, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda doktor hatası olup olmadığını gösteren nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak ve böylece hasıl olacak sonuca uygun karar vermektir. Eksik inceleme ve mevcut delileri değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. bozma nedenidir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 13.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.