Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1496 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 6546 - Esas Yıl 2009





Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı, davacı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı Spor Klubü Derneği Başkanı E.. ve vekili avukat A.. ile davacı vekili avukat H..'nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı ile yapılan 19.9.1995 tarihli 15 yıl süreli kira sözleşmesi ile derneğe tahsis edilen 292 ada 14 parsel ile 429 ada 20 parseldeki mecurların, dernek merkez binasının inşaatı, sosyal sportif tesislerin, tadilat ve tefrişatlarının yapılması vs karşılığı davacı şirkete kiraya verildiğini, sözleşme gereği inşaat onarım ve tadilatı yaptıklarını ancak davalıların açtıkları dava sonrası sözleşmeye aykırılık nedeniyle mecurdan tahliyelerinin kesinleştiğini, kesinleşen davada 107 082 900 000 TL gider yaptıklarının tespit edildiğini, ancak bu konuda bir dava olmadığından olumlu olumsuz karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, kendi yaptırdıkları tespit ile giderin 632 687 875 000 TL olduğunun tespit edildiğini, aslında 3 000 000 USD masraf yaptığını, çok büyük maddi kayba uğradığını ileri sürerek ve fazlasını saklı tutarak 10.000,00 TL nin, ıslah dilekçesi ile de 299 509,38 TL nin faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının kusuru nedeniyle kesinleşen mahkeme kararı ile sözleşmenin fesh edildiğini, tesisin amaç dışında kullanıldığını, davacı yüzünden ruhsatlarının iptal edilip mühürlendiğini, asıl kendilerinin zarara uğradıklarını 2009/6546-2010/1496 savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu ile imalatların dava tarihindeki değerlerinden yıpranma payı düşülüp kullanım süresinin kira müddetine oranlanması suretiyle bulunan rakama itibar edilerek ve sözleşmenin feshinin davacının yaptığı giderler bedelini istemesine engel olmayacağına dayanılarak davanın kısmen kabulüne, 251.319.66 TL nin dava tarihinden faizi ile tasniline karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Taraflar arasındaki 19.9.1995 tarihli "Bakım, onarım, inşaat, tadilat ve tefriş karşılığı işletme sözleşmesi " nin 5. maddesinde işletme hakkı süresinin yukarıdaki imalatın yapılması halinde sözleşmenin imzalandığı tarihten başlayıp takip eden 15 yıl olduğu ve 15 yıl sonunda işletmecinin hiçbir hak talep etmeden işletmeyi terk edeceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafından davacı aleyhine açılan davada sözleşmenin feshine karar verilmiş ve karar 22.1.2002 tarihinde kesinleşmiş, dosya içeriğine göre davacı 19.7.2001 tarihinde taşınmazı tahliye etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kusuru nedeniyle sözleşmenin feshine neden olan davacının erken tahliye nedeniyle uğradığı zararı, yani taşınmaza yaptığı masrafları talep edip edemeyeceği ile ilgilidir. Burada BK 96. maddesinin irdelenmesi gerekmektedir. BK 96. md gereğince, alacaklının borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için alacaklının bu yüzden bir zarara uğraması gerekmektedir, sözleşmeden kaynaklanan bu zarar olumlu -müspet- zarar olabileceği gibi, olumsuz-menfi- zarar da olabilir. Olumlu zarar; borçlu edimini gereği gibi ve süresinde yerine getirmiş olsa idi alacaklının malvarlığı ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark olumlu-müspet- zarardır. Bu sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden kaynaklanan zarardır. Olumsuz zarar ise; sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak zarardır. Olumsuz zarar borçlunun sözleşmeye aykırı davranması yüzünden sözleşmenin geçersiz hale gelmesinde ortaya çıkar. Ancak sözleşme fesh edilerek geçersiz hale geldikten sonra artık sözleşmeye dayanılarak borcun yerine getirilmemesinden kaynaklanan zarardan söz edilemez. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında davacı kiracının, kusuru nedeniyle kira sözleşmesinin mahkeme kararı ile fesh edildiği ve bunun kesinleştiği tartışmasızdır. Kesinleşen mahkeme kararında; sözleşme gereği kiracının ödemesi gereken gelir payını vermediği, su borcunu ödemediği, dava konusu mecurun umuma açık eğlence yeri haline getirildiği ve mühürlenmesine sebebiyet verildiği, 2009/6546-2010/1496 sözleşmenin haklı nedenlerle fesh edildiği belirtilmektedir. Bu durumda sözleşmenin feshine kendi kusuru ile neden olan davacı kiracının olumlu zararını isteyemeyeceği ortaya çıkmaktadır. Davacının olumsuz zararını isteyebilmesi için ise, sözleşmenin fesh edilmesinde bir kusurunun olmaması gerekmektedir. Davacı, sözleşmenin fesh edilmesinde kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini kanıtlayamadığı gibi, sözleşmenin kendi kusurlu davranışları sonucu iptal edildiği anlaşıldığından olumsuz zararını da isteyemez. Hal böyle olunca kendi kusuru ile sözleşmenin feshine neden olan davacının taşınmaza yaptığı giderleri istemesi mümkün değildir. (7.4.2004 gün 2004/13-208 esas 211 sayılı HGK kararı) Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerden dolayı mahkeme kararının davalı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereği davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 750,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, aşağıda dökümü yazılan 1.55 TL kalan harcın davacıdan alınmasına, peşin alınan 3.393.00 TL temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine ve yine peşin alınan 15.60 TL temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.2.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.