MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki ticari komisyonculuk davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı emlak komisyoncusu olduğunu, davalıya ait olan dairenin satılması için tellallık sözleşmesi akdettiklerini, sözleşmenin 90 günlük süre ile geçerli olacağını kararlaştırdıklarını, sürenin bitiminde yazılı yenilememe bildirimi yapılmaması halinde sözleşmeninde aynı süre ile yenileneceği konusunda anlaştıklarını, davalının yenilenen süre içerisinde taşınmazı habersiz olarak kendisinin tanıştırdığı dava dışı 3. kişiye sattığını, bu nedenle sözleşmenin 3. ve 4.maddeleri gereği tellallık ücretine hak kazandığını ileri sürerek 99.120 TL tellallık ücretinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacının edimlerini yerine getirmekle sözleşmede belirlenen ücrete hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Her ne kadar mahkemece, davacının edimlerini yerine getirdiği ve sözleşmenin geçerli olduğu dönemde davacı emlakçının devre dışı bırakılarak taşınmazın satılması nedeniyle %6 komisyon bedelinin tahsiline karar verilmiş ise de; taraflar arasında Türk Borçlar Kanununun 520. maddesine uygun olarak yazılı şekilde yapılmış olan 01.12.2012 tarihli ... sözleşmesi gereğince, davalı tarafından taşınmazın satış bedelinin %3’ü+KDV oranında tellaliye ücretinin ödenmesinin taahhüt edildiği anlaşılmaktadır. Davalının, davacı komisyoncuyu devre dışı bırakarak taşınmazı satmış olması nedeniyle sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan satış bedelinin %6’ü + KDV oranında tellallık ücretinin %3’ü, davalı alıcı tarafından ödemesi gereken tellallık ücreti olup, davalının satıcı sıfatıyla sözleşme gereğince üstlendiği ücreti ödemekle yükümlü olduğunda duraksama olmamalıdır. Bunun dışında satış bedelinin geri kalan %3’ü oranındaki kısmının ise cezai şart niteliğinde bulunduğunun kabulü gereklidir. Davalı tacir olmadığından, TBK'nun 182/son (eski BK 161/son) maddesine göre hakim fahiş gördüğü cezai şartları tenkis ile mükelleftir. Bu hükmü hakimin resen gözetmesi gerekir. Ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber, borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, kusur derecesi ve borca aykırı davranışın ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli ve hüküm altına alınan ceza miktarı, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak tespit edilmelidir. Dava konusu olayda, tüm bu olgular dikkate alındığında, cezai şartın fahiş olduğunun kabulü gerekir. O halde, davacı komisyoncuyu devre dışı bırakarak taşınmazın satması nedeniyle sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan satış bedelinin %6’sı+KDV oranındaki ücretinden %3’nün ödenmesinin yanında geri kalan %3’ü oranındaki cezai şarttan da BK'.nun 161/son maddesi gereğince indirim yapılarak davalının sorumlu tutulması gerekirken, mahkemece az yukarıda açıklandığı gibi yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 26/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.