Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, konuşulup düşünüldü. Davacı, davalı Yaşar ile yaptığı, 09.09.2004 tarihli harici satım sözleşmesi ile 35 ... 578 plakalı aracın kendisine satıldığını, satış bedeli olarak davalıya bir adet senet düzenlenerek verildiğini, bilahare satıştan vazgeçildiğini, aracın davalıya iade edildiğini, davalıya verdiği senet yerine davalı tarafından kendisine sahteliğini anlayamadığı bir adet senet verildiğini, daha sonra tekrar biraraya gelerek aynı araç için tekrar anlaştıklarını, aracı satın alarak yeni bir senet verdiğini, yeni verdiği senedin bedelini ödeyerek senedini geri aldığını, ancak davalının daha önce iade etmesi gerekirken yerine sahte olarak düzenlenip iade edilen bir senet vermesi nedeniyle davalıda kalan senedin davalı Yaşar tarafından ciro edilerek davalı M.Yusuf'a verildiğini, M.Yusuf tarafından bu senet ile aleyhinde icra takibi başlatıldığını ileri sürerek borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı Yaşar, takibe konu senedin gerçek olduğunu, hile iddiasının yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiş, davalı M.Yusuf ise senedin yasal yolla elinde bulunduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. 1- Davacı, davalı Yaşar ile 09.09.2004 tarihli sözleşme yaptıklarını ileri sürmüş, davalı buna karşı çıkmamıştır. Davalı Yaşar aracı vadeli sattığını savunmuş, Savcılık ifadesinde de aracı 2 yıl vadeli olarak 40.000,00 TL'ye sattığını, 2 adet senet verildiğini, senetlerden ödenmeyeni diğer davalıya ciro ettiğini beyan etmiştir. 09.09.2004 tarihli tutanak başlıklı sözleşmede araç bedeli 20.000,00 TL gösterilmiş olup, davacı tarafından 20.000,00 TL'nin ödendiği konusunda da ihtilaf yoktur. Öyle olunca davalı Yaşar'ın aracı 40.000,00 TL'ye sattığını aynı nitelikteki kesin delillerle ispatlaması gerekir. Mahkemece davalının başkaca delilleri olup olmadığı hususu sorularak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken ispat yükü ters çevrilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma gerektirir. 2- Davacı, keşide ettiği "2005 tarihinde Eleşkirt pancar parası verildiği tarihi geçerli" vade tarihli, 20.000.000.000 TL, lehdarı Yaşar olan senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı M.Yusuf, iyiniyetli 3. kişi olduğunu, davalı Yaşar'dan borcuna karşılık senedi ciro yoluyla aldığını savunmuştur. Dava konusu senet, ciro yolu ile davalı M.Yusuf'a geçmiş olup, tanzim tarihi bulunmadığından BK'nın 688. maddesi gereğince kambiyo senedi vasfını taşımayıp adi senet niteliğindedir. Bu senede dayanarak yapılan ilamsız haciz yolu ile takibin itirazsız kesinleşmesi de senedin bu niteliğini değiştirmez. Bu nedenle, senedin ciro-yoluyla el değiştirmesi ile senetteki hakların da devredilmesi mümkün değildir. Senetteki hakların devredilmesi ancak BK'nın 163. maddesi gereğince alacağın temliki ile söz konusu olup, bunun içinde yazılı bir temlik sözleşmesinin bulunması gerekir. O halde, davalı M.Yusuf'a yapılmış usulüne uygun bir temlik bulunmadığından ve senedin arkasında bu davalıya yapılan ciro da alacağın temliki niteliğini taşımadığından mahkemece, dava konusu senet nedeniyle davacının davalı M.Yusuf'a borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Sonuç: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 08.11.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.