MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacılar, kızları ve kardeşleri olan ... 1998 yılında davalı hastanede kalp ameliyatı geçirdiğini, iki kalp kapağının değiştirildiğini, rutin kontrol için 10.04.2003 tarihinde davalı hastaneye gittiğinde INR değerinin 4.04 bulunması üzerine davalı Dr. ... tarafından aynı dozda ilaca devam etmesi gerektiğinin söylendiğini, hastanın durumu hakkında bir bilgi verilmediğini, Betül'ün söylenen şekilde tedavisine devam ettiğini ancak 3 gün sonra ateş, baş ağrısı ve ense ağrısı, konuşma güçlüğü, bilinç dışı davranışlar sergilemesi üzerine derhal hastanenin acil bölümüne götürüldüğünü, acil serviste Dr. ... tarafından muayene edildiğini, hastanın INR değerinin ölçülmediğini, daha önce söylenenin aksine ilacın dozunun azaltılması gerektiğinin önerildiğini ve durumu değişmez ise hastanın tekrar getirilmesi koşuluyla hastanın bırakıldığını, Betül'ün durumunun ağırlaşması üzerine tekrar hastaneye getirildiğini ve yanlış tedavi yönteminin uygulandığı söyleyerek hastaneye yatırıldığını, aynı gün beyin kanaması geçirdiğini, hastanenin ilgisizliği sonucu üç gün boyunca durumunda değişme olmadığını, bitkisel hayata girdiğini, başka bir özel hastaneye nakledildiğini ve burada yaşamını yitirdiğini belirterek, davalıların mesleki özensizlikleri, ihmalleri ve görevlerinin gereklerini yerine getirmemeleri nedeni ile toplam 55.000,00 TL manevi (anne ve baba için 20.000'er TL, kardeşler için 7.500-TL), ve 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, hastanenin ve diğer davalı doktorlarının hiçbir ihmal ve kusurlarının bulunmadığını, tüm telkinlere rağmen hastanın en geç 1 gün sonra getirilmesinin istenmesine rağmen 10 gün sonra hastaneye getirildiğini, davacıların kusurlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.1-Davacılar, davalı doktorlar ve hastanenin özen yükümlülüğüne aykırı davranmaları nedeniyle kalp hastalığı nedeniyle kontrol altında olan muris ...’ün beyin kanaması geçirerek vefat ettiğini ileri sürerek maddi ve manevi zararının tazmini istemi ile eldeki davayı açmışlardır. Dava bu hali ile doktor ve özel hastanenin sorumluluğuna ilişkin olup, bir davada dayanılan olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini arayıp bulmak hâkimin doğrudan görevidir. (1086 sayılı HUMK. 76. md.; 6100 sayılı HMK. 33. md.). Dava, davalı doktorların vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırılık olgusuna dayanmaktadır (B.K. 386, 390 md). Vekil, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır (B.K. 390/II). Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumludur (B.K. 321/1 md). O nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları (hafif de olsa) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Doktorlar, hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Doktor, tıbbi çalışmalarda bulunurken, bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü tedbirlerini alarak yapmak zorundadır. Doktor, ufak bir tereddüt gösteren durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada koruyucu tedbirler almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmalı, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmalı ve en emin yolu tercih etmelidir (Bkz. Tandoğan, Borçlar Hukuk Özel Borç İlişkileri, Ank.1982, Sh.236 vd). Gerçektende mesleki bir işgören (doktor )olan vekilden, ona güvenen müvekkil titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemekte haklıdır. Titiz bir özen göstermeyen vekil, B.K. 394/1 uyarınca vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Somut olayda Adli Tıp Kurumu (ATK) 1. ... Kurulundan alınan 17.10.2012 tarihli raporda sonuç olarak; 9 yaşında 1998 yılında ...Hastanesinde atriyal septal defektin kapatılması ve ..ı operasyonu geçiren 1979 doğumlu ... 10.04.2003 tarihinde davalı hastaneye geldiği, doktor,,,tarafından muayene ve kontrolünün yapıldığı, 13.04.2003 tarihinde tekrar hastaneye müracaat ettiği, hastanın takibi ile davalı doktor ...'nın ilgilendiği, gerekli muayene ve takiplerin yapıldığı, hastanın kendi isteği ile hastaneden ayrıldığı, 22.04.2003 tarihinde yeniden hastaneye müracaat eden hasta ile dava dışı Uz. Doktor ...ilgilendiği, servise yatışının yapıldığı, tedavisi ile ilgili tüm tıbbi işlemlerin yapıldığı, hastanın durumunun kötüleşmesi nedeniyle 25.04.2003 tarihinde yakınlarının isteği üzerine Özel G... Yoğun Bakım Ünitesine sevk edildiği, burada 30.04.2003 tarihinde vefat ettiği, kişinin ilk hastaneye müracaatında tespit edilen INR düzeyinin normal tedavi aralığı içinde olduğu, 4 gün veya 1 hafta sonra tekrar INR kontrolünün önerildiği, hastanın Dr. ... tarafından yapılan muayenesinde; hastanın ajitasyonu dolayısı ile tetkik ve tedaviye direnç gösterdiği, kanının alınamadığı, ilaç dozunun azaltılmasının aileye öğütlendiği, nöroloji konsültasyonu yaptırıldığı, ancak ajitasyon nedeni ile ailenin isteği üzerine hastanın hiçbir uygulama yapılamadan hastaneden çıkmasına izin verildiği, reçete düzenlendiği ve tekrar ateşi olursa hastaneye başvurmasının tembihlendiği, aradan 9 gün geçtikten sonra ailenin hastayı muayeneye getirdiği, davalı doktorların işlem ve eylemlerinin tıp kurallarına uygun olduğu, kendilerine kusur yüklenilemeyeceği belirtilmiştir. Mahkemece, ATK raporu hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Oysa ki, ATK raporunda, davalı doktorlar tarafından uygulanan tedavinin yeterli ve tıp kurallarına uygun olup olmadığı, 13.04.2003 tarihinde tekrar hastaneye müracaat eden ve mitral mekanik kapağı bulunan, bu nedenle ...isimli ilacı kullanan hastanın şikayetleri nedeniyle yakın (yatırılarak) takibinin gerekip gerekmediği, davacıların kendi istekleri ile hastayı çıkardıklarına dair imzalı beyanları bulunmadığına göre hastanın hastaneden çıkarılmasının uygun olup olmadığı hususlarında bir irdeleme yapılmadığı gibi, bu rapor ayrıntılı bilgi vermekten uzaktır ve soyut ifadeler içermektedir. Ayrıca, beyin cerrahi ve hematoloji uzmanı da raporu düzenleyen heyette bulunmamaktadır. Davacıların şikayeti üzerine yapılan inceleme neticesinde... Kalp Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Klinik Şefi Doç.Dr... tarafından düzenlenen inceleme raporunda; bu koşullardaki bir hastanın yatırılarak takip edilmesi gerektiği, hasta yakınlarının hastayı kendi istekleri ile çıkardıklarına dair imzalı bir belge bulunmadığı, bu nedenle hastanenin kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Hâl böyle olunca salt ATK raporuna itibar edilerek hüküm kurulamaz. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, üniversitelerin ana bilim dallarından seçilecek beyin cerrahi, kardiyoloji ve hematoloji uzmanlarından oluşacak bir bilirkişi kuruluna dosya tevdi edilerek, davalıların açıklanan hukuki konum ve sorumlulukları, dosyada mevcut delillerle ve raporlarla birlikte bir bütün olarak değerlendirilip, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalıların sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığını gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, değinilen bu yön gözardı edilerek eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre, davacıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 7.5.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.