MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, 19/11/2007 tarihinde noterlik tarafından düzenlenen özel vekaletname ile davalıyı adına kayıtlı bulunan ... numaralı ticari plakasının satışı ve plakayla ilgili vekaletnamede belirtilen diğer konularda yetkili kıldığını, davalının söz konusu plakanın satışını gerçekleştirdiğini ancak satış bedelini vermediğini, satış bedelinin bilinmesinin mümkün olmadığından davanın HMK'nın 107. Md. Gereğince belirsiz alacak davası olarak açıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 38 S 0609 numaralı ticari plakanın ilgili yerlere sorulması suretiyle tespit edilecek satış parasının resmi satış tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, davacıyı aslında tanımadığını, bir süre aynı kurumda birlikte öğretmenlik yaptığı ...'in davacıdan çocuk kreşi devraldığını, devralırken malzeme ve araçları da satın aldığını, bu konuda ki bilgilerinin sadece duyum olduğunu, bu kreşi devralan davacının muhtemelen kreşe ait aracın sadece plakasının devri için kendisine vekalet verdiğini, tamamen rica üzerine işlem yaptığını, bu aracın noterdeki satış belgesine imza koymakla karşılığında alınan cüzi bir paradan bu aracın ilgili yerlerine olan borçlarını ödedikten sonra kalanını Garanti Bankası ... şubesi ATM'sinden yatırdığını savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 15.239,44 TL'nin 10/01/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bentin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacı, ticari plakanın satışı için davalıya vekalet verdiğini, davalı tarafından satıldığını ancak satış bedelinin kendisine verilmediğini beyanla plakanın satış değerinin tespiti ile davalıdan tahsilini istemiş, davalı ise satıştan alınan paradan ilgili yerlere olan borçları ödediğini, kalan parayı da kendisine verilen hesap numarasına yatırdığını savunmuştur. İleri sürülüş şekli ve dayanılan olgular çerçevesinde, davacının bu davadaki alacak isteminin, vekilin hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırıldığı açıktır. Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. (B.K. md. 390/2) Başka bir ifade ile, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (B.K.md. 392/1) Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler evleviyetle dahildir. Vekilin hesap verme borcu, vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Vekilin aldıklarını geri verme borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. (Bkz. Hukuk Genel Kurulunun 2011 tarih ve 2011/13-161 esas ve 2011/276 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.) Dava konusu olayda, davalı vekilin ticari plakayı sattığı ve bedelini de tahsil ettiği halde bu bedel konusunda davacıya bilgi ve hesap vermediği, davacının da bu miktarın tahsili için eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, yapılan ödemelerin davacıya yapılmadığının kabulü ile, ilk bilirkişi raporunda celp edilen kayıtlara göre davalının devir sırasında yaptığı giderlerin 760,56 TL tutarında olduğu, en son alınan bilirkişi raporuna göre 10/01/2008 tarihi itibariyle servis aracı plakası satımında piyasa rayicinin 16.000,00 TL olduğu anlaşılmakla bu tutardan davalı tarafça davacı adına yapılan gider tutarı olan 760,56 TL'nin düşülmesi sonucunda davacının davalıdan isteyebileceği tutarın 15.239,44 TL'nin davacıya iadesine karar verilmiştir. Mahkemece satışı yapılan ticari plakanın satış tarihindeki değerinin tespiti amacıyla bilirkişi raporu alınmış ise de, karara esas alınan raporun hazırlanmasında görevli bilirkişi heyeti arasında bu ticari plakının alım-satımı konusunda uzman bilirkişinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut bilirkişi raporu bu haliyle hüküm tesis etmeye elverişli değildir. Hal böyle olunca, mahkemece bu konuda uzman bilirkişininde yer aldığı (ticari plaka alış-satım işiyle uğraşan) yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak, Yargıtay, mahkeme ve tarafların denetimine uygun rapor alınmak suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıdaki 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 260,25 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.