MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalının kullanmış olduğu krediye kefil olduğunu, davalının kredi borcunu ödememesi nedeniyle kendisinin kredi borcunu ödediğini, bu ödemenin tahsili için davalı hakkında icra takibi yaptığını,davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ,aynı dönemde davalı tarafından da kendisi aleyhine icra takibi yapıldığını belirterek; haksız itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini, davalının açmış olduğu icra takibine konu dosyadaki borçtan mahsubu ile bu dosyadan borçlu olmadığının tespitine ve bakiye alacağına karşılık olarak davalıdan şimdilik 1.000 TL'nin davalıdan faizi ile tahsilini talep etmiştir.Davalı, davacı ile bankalardan aldıkları krediler nedeniyle birbirlerine kefil olarak birbirlerinin hesaplarına ödeme yaptıklarını, kendisinin davacı kefili olarak yaptığı ödeme nedeniyle giriştiği icra takibi sonrasında davacının icra takibi yaptığını, davacıya borcu olmadığını ancak davacının sunduğu dekontlara göre ödeme miktarının 2.784 YTL olduğunu, davacının talebinin net olmadığını belirterek, alacağının davacı alacağından fazla olması nedeniyle miktarın davacı alacağından mahsubunu talep etmiştir.Mahkemece verilen ilk kararın davacının talebinin açık.anlaşılır ve net olmadığı, davacının talebini açıklayıp netleştirmesinin gerektiği,bundan sonra tarafların mahsuba ilişkin talepleri de gözetilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasından sonra 2012/21323 2013/1413Verilen ikinci kararda itirazın iptali davasının kısmen kabulü ile, 2.799,89 TL asıl alacak ve 8.606,53 TL temerrüt faizi üzerinden itirazın iptaline,icra inkar tazminatı talebinin reddine,davacının diğer taleplerin atiye bırakması nedeniyle bu talepler yönünden karar ittihazına yer olmadığına dair hüküm tesis edilmiş,hüküm her iki tarafça temyiz edilmiştir. Davalı 22.04.2009 havale tarihli temyiz dilekçesinde,mahkemece davacı lehine kısmen kabul kararı verilen hüküm kısmına ilişkin bir temyiz itirazında bulunmamış sadece takas mahsup taleplerinin değerlendirilmediği gerekçesiyle kararı temyiz etmiştir.Davalının bu temyiz itirazları kapsamında dairemizce yapılan 24.11.2009 tarihli temyiz incelemesinde, davalı tarafın savunmasında davacının kefili olarak dava dışı bankaya yaptığı ödeme nedeniyle davacıya karşı Ankara 20. icra müdürlüğünün 2003/2019 esas sayılı dosyası ile takip başlattığı,bu takibe dayalı alacağının daha fazla olduğunu ileri sürerek takas ve mahsup talebinde bulunması nedeniyle ilgili icra dosyası celbedilerek her iki icra dosyası incelenmek suretiyle tarafların alacak ve borçlan belirlenerek gerekli mahsup işlemi yapıldıktan sonra sonucuna uygun karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu verilen eldeki temyiz incelemesine konuüçüncü karar gerekçesinde davacının dayandığı dekontların davalı tarafın borcuyla ilgisinin ispat edilemediği gerekçesiyle davanın eddine karar verilmiş olup,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece bozma kararına konu ikinci kez verilen hükmü her ne kadar davalı temyiz etmiş ise de, davacı lehine hükmedilen kısma ilişkin herhangi bir temyiz itirazında bulunmamıştır. Dairemizce verilen bozma kararında bu husus gözetilerek davalının temyiz sebebi yaptığı takas mahsup talebiyle sınırlı değerlendirmeye dayalı olarak karar bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir. Bozma sonrası alınan bilirkişi raporunda ise bozma ilamında belirtilen her iki icra dosyasına konu alacak ve borç miktarının mahsup edilmesine dair bir incelemeyapılmaksızın ,bozma kapsamında olmayan hususlara ilişkin değerlendirme ve tespitlere yer verilmiştir. Oysa ki bozma kararına uyulmakla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar ve mahkemece de bozma kararı doğrultusunda karar verilmesi gerekir.( 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İBK.). O halde mahkemece bozmaya uyulduğuna göre, temyiz eden davalının temyiz itirazları dışında kalan, mahkemenin davacı lehine kabul ettiği kısma ilişkin 2012/21323 2013/1413hususların davacı taraf yararına kazanılmış hak oluştuğu gözetilerek, bozma kararında belirtilen yönde inceleme ve araştırma yapılıp denetime olanak sağlayacak biçimde rapor alınarak, davalının takas mahsup talebine konu alacağının tereddüde yer vermeyecek şekilde uzman bilirkişi marifetiyle tespit edilerek davalı alacağının tespiti halinde mahkemenin kısmı kabulünde olan davacı alacağı ile takas ve mahsubu yapılarak buna göre hüküm kurulması gerekir. Ancak mahkemece bozma ilamının gereği yerine getirilmemiş ve bozma ilamına uyulduktan sonra davanın reddi yönünde hüküm kurulmuştur. Şu durumda mahkemece bozmaya uyulmakla doğan kazanılmış hak ilkesi gözardı edilerek, uyulan bozma kararının gereği yerine getirilmeden ve yerinde bulunmayan gerekçeyle yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 28.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.