MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın mahkemenin görevsizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı-... avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, kalp rahatsızlığı nedeniyle davalı hastaneye başvurduğunu, diğer davalı Doç.Dr.... 'ın koymuş olduğu “ aterosklerotik kardiyovasküler” teşhisi nedeniyle bay pas ameliyatına alındığını, ameliyat sırasında şah damarında kesi yapıldığını, akabinde kısmi felç geçirerek felç kaldığını, iş yapamaz hale gelerek maddi ve manevi anlamda zarara uğratıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle 20.000 TL maddi, 20.000 TL manevi olmak üzere toplam 40.000 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece, dava konusu uyuşmazlıkta görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, kararın kesinleşme tarihinden itibaren iki hafta içinde taraflardan birinin mahkemeye başvurması halinde dosyanın ... Nöbetçi Tüketici mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı şirket tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, yanlış tedavi sonucu sorunlar yaşadığını belirterek manevi tazminat istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece,tüketici mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik karar verilmiş ise de; Türk Borçlar Kanununun 502. maddesi hükmü uyarınca, diğer iş görme sözleşmeleri hakkındaki yasal düzenlemelere tabi olmayan işlerde, vekalet hükümleri geçerlidir. Somut olayda olduğu gibi doktorlar ile hasta arasındaki uyuşmazlıkların vekalet sözleşmesine ilişkin hukuksal düzenlemelere göre çözülmesi gerektiği konusunda, öğreti ve Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulaması arasında paralellik bulunmaktadır. Somut olayda, davacılar ile davalılar arasında vekil-müvekkil ilişkisi mevcut olup, davadaki talepler vekillerin vekalet görevini ifada özen borcuna aykırı davrandıkları iddiasına dayalı bulunmakla, uyuşmazlığa vekalet hükümleri uygulanmalı ve doğal olarak, uyuşmazlığın da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, taraflar arasında tedavi hizmetine ilişkin vekalet sözleşmesi vardır. 6502 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine göre taraflardan birinin tüketici olduğu vekalet sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlıkların da tüketici mahkemesinde görülmesi zorunludur. Ne var ki, 6502 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde "bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalar açıldıkları mahkemede görülmeye devam eder" hükmü bulunmakta olup, eldeki dava 6502 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce 18.09.2013 tarihinde açılmış bulunduğundan taraflar arasındaki hukuki ilişkinin dava tarihinde yürürlükte olan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Tüketici yasası ile güdülen amaç tüketicinin tüketime yönelik satışlarda mal ve hizmetlerdeki ayıplara karşı korunması olduğundan, uyuşmazlığın genel mahkemede görülmesi gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.