Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13425 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20670 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı ... vekili avukat ... geldi, karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalıya 12.12.2007 tarihli sözleşme gereğince tüketici kredisi kullandırıldığını, 2011 yılı 5, 6 ve 7. taksitleri ödenmeyince 28.12.2011 tarihinde kat ihtarı gönderildiğini ve tüm alacak muaccel hale geldiğinden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığını ileri sürerek itirazın iptali ile % 20 tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacı banka ile davalı arasında imzalanan 12.12.2007 tarihli tüketici kredi sözleşmesi ile 550.000 TL kredi kullandırılmış, bu kredinin 120 ayda geri ödenmesi kararlaştırılmıştır. Davacı bankanın 28.12.2011 tarihli ihtar ile, davalının 20.5.2011, 20.6.2011 ve 20.7.2011 tarihli taksitlerin ödenmediği gerekçesi ile ihtar gönderdiği, davalıya 31.12.2011 tarihinde tebliği edildiği, taksit tutarlarının ise tebliğ tarihinden önce davalı tarafça ödendiği dosya kapsamı ile anlaşılmakta olup, bu husus mahkemenin de kabulündedir. 4822 sayılı kanun ile değişik 4077 sayılı kanunun 10. maddesinde “… Kredi veren, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak; ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Ancak kredi verenin bu hakkını kullanabilmesi için en az bir hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir. Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez.”hükmü yer almaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere davalının ödemesi nedeni ile davacı bankanın ihtarı ile davalının temerrüde düştüğü ve tüm kredi borcunun muaccel olmadığı kabul edilemez ise de; davacı bankanın ,davalının hesap katında ve takip tarihinde halen ödemediği yada eksik ve geç ödediği taksitler nedeniyle gecikme faizi ve diğer ferileriyle birlikte takip yapma hakkına sahip olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, davalının takip tarihine kadar ödemediği taksitlerle, geç ödeme nedeniyle gecikme faizi ve ferilerinin miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenecek miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın tümden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirirSONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 25,20 TL. temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.4.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.