Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1330 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 4898 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili aukat ... ile davacılar vekili avukat ...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı ile yaptıkları 30.10.1997 tarihli sözleşme ile davalıya ait 1198 sayılı parselin ve bu parselden imar uygulaması sonucu oluşan parsellerin yeşil alan ve sosyal tesis olarak ayrılan kısımlarının imar durumunun düzeltilerek imara açık hale getirilmesi ve aynı parseldeki 1/8 hazine payının satın alınması konusunda hertürlü dava ve işlemi yapmak üzere yetkilendirildiği, 1997 tarihli genel vekaletname aldığını, sözleşmede ücretin, imara açık 1551 metrekare alan hariç olmak üzere kazanılan parsellerin satış anındaki rayiç bedelinin 1/2 sinin ödenmesinin kararlaştırıldığını, sözleşmeye konu görevini tam olarak yerine getirerek davalı adına 2.603, 23 metrekare taşınmazın tesciline karar verildiği ve imar izninin de alındığını, tüm masraflarında kendisi tarafından karşılandığını, ancak davalının sözleşme ile yükümlendiği ücretini ödemediğini bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 30.000 TL nin faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 29.9.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile de 4.719, 20 TL si masraf olmak üzere toplam 205.819, 77 TL nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı, sözleşmenin geçersiz olduğunu, davacının edimini yerine getirmediğini, belediyenin yaptığı işlemleri kendisinin yaptığını, ücretin fahiş olduğunu ayrıca dava şartının oluşmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.2012/4898-1330Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davalı adına tescil edilen taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin ½ si ve masraflar olmak üzere toplam 199.944, 20 TL nin dava ve ıslah tarihleri gözetilerek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.1-Taraflar arasında düzenlenen 30.10.1997 tarihli sözleşme ile davalıya ait 1198 sayılı ve imar uygulaması ile oluşan parsellerin yeşil alan ve sosyal tesis olarak ayrılan kısımlarının kazanılması ve imara açık alan haline getirilmesi, 1/8 hazine payının satın alınması konusunda masraflar da dahil olmak üzere dava ve hertürlü işlemi yapmak üzere davacının vekil olarak tayin edildiği, ücretin hazine payı hariç taşınmazların satış anındaki rayiç değerinin ½ sinin ödenmesinin kararlaştırıldığı ve 11.9.1997 tarihli vekaletname verildiği anlaşılmaktadır. Bu sözleşmeye konu işlerden 2603, 23 metrekare yerin davalı adına tesciline karar verildiği imar izni alındığı, 1/8 hazine payının ise satın alınmadığı, yapılan keşifte çekilen fotoğraflardan taşınmaz üzerinde siteler yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, davacı vekalet ücretini talep etmiş davalı ise davacının edimini yerine getirmediğini, belediyenin kendiliğinden yaptığı işlemler olduğunu, imarla ilgili sorunun çözülmediğini, sözleşmenin geçersiz olup dava şartının da oluşmadığını, masraflarında kendisinden alınan para ile karşılandığını, ayrıca davacının masraf talep edemeyeceğini savunarak özen borcuna aykırılığa dayanmıştır (BK m. 386-390). Vekil, vekalet görevine konu işi görürken iyi bir surette ifa etmek, azami dikkat ve özeni göstermek ve yaptığı işler için hesap verme mecburiyeti vardır. Vekilin özen borcu bakımından, yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK m. 321/1). Taraflar arasındaki sözleşmenin kapsamı incelendiğinde; Davalıya ait hisseli taşınmazdaki 1/8 hazine payının satın alınması ve yeşil alan ve sosyal alanların kazanılması ve imara açılması ile ilgili hertürlü işlemi yapmak olarak özetlenebilir. Davacı sözleşmenin 1/8 hazine payının satın alınması ile ilgili olarak herhangi bir girişimde bulunmadığı, bu hissenin daha sonra Pendik Belediyesi adına tescil edildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda sözleşmeye konu edimlerden hazine payının satın alınmasına ilişkin edimin yerine getirilmediği, bunun için bir girişimde bulunulmadığı, bu hususta davacı tarafça izah edici bir açıklama yapılmadığı keza hesap verme yükümlülüğünün yerine 2012/4898-1330getirilmediği açıkça anlaşıldığına göre mahkemece sözleşmeye konu ücretten yerine getirilmeyen kısım için hak ve nesafet ilkelerine göre indirim yapılması gerektiği hususu incelenmeksizin hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Davalı taraf savunmalarında ve bilirkişi raporuna itirazlarında, adına tescil edilen 2603, 23 metrekare yerden taşınmaza imar alabilmek için 320 metrekare yerin Pendik Belediyesinin isteği üzerine yola terk edildiğini ileri sürerek bu hususun belediyeden sorularak bilirkişi tarafından yapılan hesaplamada 2603, 23 metrekareden mahsup yapılmasını talep etmiştir. Mahkemece davalının bu savunması ve delili doğrultusunda araştırma yapılmaksızın hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.3-Taraflar arasında düzenlenen sözleşmede masrafların davacı vekil tarafından karşılanacağı kararlaştırılmıştır. Kural olarak vekil, vekalete konu işi yerine getirirken yaptığı masrafları müvekkilden isteme hakkına sahiptir. Ne var ki sözleşmede masrafların(hazine payının satış bedeli hariç) davacı tarafından yapılacağı karalaştırılmış, daha sonra müvekkilden talep edileceğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Buna göre davacı vekilin, vekalet sözleşmesine konu üstlendiği edimi yerine getirirken yaptığı masrafların sözleşmeye konu ücretin içinde olarak değerlendirilerek masrafa ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davacı tarafın masraf talebinin de kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.4-Bozma sebeplerine göre davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ : Yukarıda 1., 2., 3. bentte açıklanan nedenle kararın davalı yararına BOZULMASINA, 4.bentte açıklanan nedenle Bozma sebeplerine göre davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 990,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan davacılar 2.950.00 TL. temyiz harcının istek halinde ve yine peşin alınan 2.991.15 TL temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.1.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.