Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13289 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 6366 - Esas Yıl 2009





Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı, mülkiyeti İl Özel İdaresine ait merkez K... Mahallesi B... Caddesi S... H... ve Ö... İ... İşhanı'nda bulunan 10 nolu işyerinin, İl Encümeninin 09.04.2008 tarih ve 81 sayılı kararıyla davacıya 130.000,00 YTl/ye satılmasına karar verildiğini, davacının alım için yasal gerekleri yerine getirmediğinden, İl Encümeninin 14.05.2008 gün ve 122 sayılı kararı ile geçici teminatın irad kaydına ve ihalelere katılmama yasağı İçişleri Bakanlığına bildirilmesine ve tüm hakların saklı tutulmasına ve işyerinin tekrar ihaleye çıkarılmasına karar verildiği ve söz konusu yerin 120.000,00 YTL karşılığında dava dışı Abdullah'a satıldığını, davalının eylemi nedeniyle ikinci ihale yapılarak daha düşük fiyat ile satılması nedeniyle idarenin zarara uğradığından bahisle 8.000,00 YTL idare zararının yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacı idarenin ihaleden kaynaklanan zararının tahsilini davasını idari yargıda açması gerektiğinden bahisle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, idare kendisine ait taşınmazın il encümen kararı ile davalıya satılmasına karar verilip, davalı tarafından satışa ilişkin işlemlerin yapılmaması nedeniyle ikinci bir ihale açıldığını, taşınmazın daha düşük bedelle dava dışı üçüncü şahsa ihale edildiğinden bahisle iki ihale bedeli arasındaki fark nedeniyle uğradığı zararın tahsili istemi ile eldeki davayı açmış, mahkemece davanın idari yargıda görülmesi gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "kapsamı ve nitelik" başlıklı 1. ve 2. maddelerinde idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı belirlenmiş olup, bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere, idari yargının görev alanına giren dava türleri arasında idarenin bizzat kendisi tarafından özel ya da tüzel kişilere karşı açacağı davalar bulunmamaktadır. Eldeki dava, satım sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davanın bu niteliği ve davacının idare olması nazara alındığında, idari yargı yeri değil, adli yargı yeri görevlidir. Böyle olunca mahkemece, işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma gerektirir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 16.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.