Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13267 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 12130 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, dava dışı müteahhit....şirketi ile aralarında daire satış sözleşmesi imzalandığını, satış bedelini ödediğini kalan kısmı içinde senet verdiğini, inşaatın hiç başlamadığını ve bu nedenle dava dışı müteahhite karşı satış bedelinin iadesi talepli davayı kazandığını ancak dava dışı şirketin aslında paravan şirket olup satış bedellerinin davalı şirketlere aktarıldığını, davalılarında satış bedelinden sorumlu olduklarını beyanla dava dışı şirkete ödediği 29.960,00 TL’ nin arsa sahipleri olan davalı şirketlerden faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece, HMK 12.madde uyarınca tapu iptali ve tescil davası nedeniyle yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer tüketici mahkemeleri olduğundan ve HSYK Genel Kurulunun 19.03.2014 tarih ve 129 sayılı karan ile Tüketici Mahkemelerinin yargı alanın Ağır Ceza Mahkemesi Yargı çevresi ile aynı olduğu kararlaştırıldığından kesin yetki kuralı nedeniyle HMK'nun 115/2.maddesi gereğince usulden reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı .......i tarafından temyiz edilmiştir.1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu1 nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizın ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü getirilmiştir.Somut uyuşmazlıkta, açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek Mahkemece, gerekçe kısmında "..davanın gayrimenkulun aynına ilişkin olmadığı satış vaadi sözleşmesi nedeni ile bedel iadesine ilişkin dava olduğu.." yazılmasına rağmen hüküm fıkrasında "...HMK 12.madde uyarınca tapu iptali ve tescil davası nedeniyle yetkili mahkeme taşınmazın bulunduğu yer tüketici mahkemeleri olduğundan..." şeklinde karar verildiği, ve bu çelişkinin sehven oluşturulduğununda mahkemece verilen hükmün gerekçesinde ayrıca kabul edildiği, böylece gerekçede tefhim edilen hükme aykırı hüküm kurularak gerekçe ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması nedeniyle6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.2-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 23/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.