MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davacı şirketin özel metafizik tedavi rehabilitasyon teşhis ve tedavi merkezi olarak faaliyet gösterdiğini, davalı tarafından sözleşmeye aykırı davranıldığı gerekçesi ile toplam 112.169,15 TL para cezasına uygulandığı, ancak adı geçen hastaların tümüne obezite tanısı konduğu ve bu tedavi programına alındıklarını, taraflar arasındaki sözleşmede SUT'ta yer alan tanı listesinde son üç ay içerisinde iç hastalıkları uzmanınca düzenlenmiş hekim raporu bulunduğu taktirde obezite tedavisi yapılabileceğini, adı geçen hastalar için uygun tanı ve tedavi prosedürünün izlendiğini, hastalara düzenlenen raporlara istinaden bahsi geçen tedavinin yapıldığını, bu nedenle yapılan kesintisin haksız olduğunu ileri sürerek, cezaların iptaline, cezanın istirdatına, ceza tarihinden itibaren faiz yürütülmesine, talep kabul edilmediği taktirde tenkisine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacı kurumun fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi olmasına rağmen hastaları zayıflatan bir fitness center ya da spor merkezi gibi çalışmaya başladığını, SGK'nın obeziteyi SUT kapsamına almasındaki asıl amacın obezitenin asıl nedenlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik olduğunu, yürüyememe, dolaşım sistemi hastalıkları, günlük işlemini yapamama gibi durumlarda obezite hastalarına fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulanmasının amaçlandığını, davacının obeziteden dolayı daha önce sağlık sorunu yaşamayan hastalara fizik tedavi uyguladığını, bu şekildeki fatuların ödenmesinin mümkün olmadığını, davacının tedavilerinin insanları zayıflatarak daha güzel görünüme kavuşmalarını sağlamaya yönelik olduğunu ve bu fatuların SGK tarafından ödenmesinin mümkün olmadığını, aksi taktirde bütün spor ve güzellik merkezlerinin sağlık kuruluşu olarak değerlendirilmesi gerektiğini, hastaların kilo vermesine yardımcı olmak üzere tedavi uygulandığının raporlarından anlaşılacağını, bu hastaların da dahili hastalıkları olmadığını, son olarak hasta...'ın tedavi seans süresinin belirtilmediğini, diğer tüm seanslar için hekim önerisi 75 dakika iken tedavinin 60 dakikada sonlandırıldığını, bu sebeple 32,40 TL ödemenin yapılmadığını, taraflar arasındaki sözleşme gereği tedavi edilen hastaların sadece %5'inin incelenerek örnekleme yapıldığını ve tüm hastalardan kesinti yoluna gidildiğini, davacı tarafından 452.652,91 TL fatura edildiğini, 112.169,15 TL kesinti yapıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile davacı tarafa uygulanan toplam 112.169,15 TL lik para cezasının iptali ile para cezası esas alınarak yapılan kesintinin, kesinti tarihinden ödeme tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir. Davacı eldeki dava ile, davalı tarafça sözleşme hükümlerine göre uygulanan cezai işlemin haksız olduğunu ileri sürerek cezai işlemin iptaline karar verilmesini istemiş, davalı ise yapılan işlemin mevzuata uygun olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalı kurumun kendisini teşhis ve tanı koymaya ehil ve yetkili doktorlar yerine koyarak, tanı ve tedavi konusunda karar verdiği, bu şekilde uygun tedavi olmadığı kanısına vararak kesinti yoluna gittiğinin anlaşıldığı, davalı vekilinin cevap dilekçesinde hastaların %5'inin dosyalarının incelenerek örnekleme yapıldığı ve tüm hastalardan kesinti yapıldığının bildirildiği, bir tedavi merkezine birçok şikayet sebebiyle hasta gidebileceği, her birinin tıbbi durumları, biyolojik yapıları, genetik hastalıklarının farklı olacağı düşünüldüğünde yapılan örnekleme sonucu kesintiye gidilmesinin davalının fatura bedellerini ödemekten kaçınma politikası olduğunun düşünüldüğü gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacının adı geçen hastalara sağlık hizmeti sunduğu, bu hizmet bedelini davalı kuruma fatura ettiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık konusu, yapılan hizmetin Sut ve Sağlık Bakanlığı talimatlarına aykırı bir yanının olup olmadığı cezai kesintiyi gerektirir bir hususun olup olmadığıdır. 12.09.2014 tarihli bilirkişi kurulu raporunda " ...adındaki hastalara uygulanan programın, SUT ve Sağlık Bakanlığı talimatlarına aykırı bir yanı bulunmadığı, bu sebeple davalı kurum tarafından yapılan kesintilerin mevzuata uygun olmadığı" şeklinde görüş bildirilmiştir. Dosya içerisinde bulunan raporların incelenmesinde hastalara E66.0 - Obezite tanısı konulduğu FTR programına alındığı " Abdominal kaslara elektriksel stimülasyon, Power plate, koşu bandında ınterval egzersiz " işlemlerin yapıldığı anlaşılmaktadır. 2010 yılı Sağlık Uygulama Tebliğinin eklerinden biri olan EK-9/A Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Tan Listesinde obezite ile ilgili ( E 66.0 ve E 66.1 tanıları ) uygulanabilecek fizik tedavi işlemleri sıralanmaktadır. Anılan bilirkişi raporunda, fizik tedavi ve endokrinoloji uzmanı yer almamakta olup davacı şirket tarafından yapılan işlemlerin niteliği ve konulan tanı ile tedavisine uygun bir işlem olup olmadığı hususunda bir değerlendirme içermemektedir. Bu haliyle bilirkişi raporu yetersiz olup hükme esas alınamaz. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, üniversitelerin ana bilim dallarından seçilecek aralarında fizik tedavi ve endokrinoloji uzmanının da yer aldığı bilirkişi kuruluna dosya tevdi edilerek, davacı şirket tarafından yapılan işlemlerin Sut ve Sağlık Bakanlığı talimatlarına uygun olup olmadığı, hastalara uygulanan işlemlerin , hastalara konulan tanı ile tedavisine uygun bir işlem olup olmadığı hususlarında açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hâsıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, değinilen bu yön göz ardı edilerek eksik araştırma ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.