MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı avukatın vekil olarak izale-i şuyu davasını takip ettiğini, dava sonucunda ortaklığın giderilmesine karar verildiğini, taşınmazın satışı nedeniyle ....... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/17 satış sayılı dosyasından davalı avukatın hesabına 155.000,00-TL yatırılmasına rağmen, satış bedelinden tarafına 111.000,00-TL ödeme yaptığını, davalının geri kalan paranın bir kısmının harç ve vergileri gittiğini, 13.200,00 TL.'sini de avukatlık ücretine mahsuben aldığını beyan ettiğini, davalının ayrı bir avukatlık ücreti talep etmesinin ve kesinti yapmasının mümkün olmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 44.000,00-TL' nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı, davacı vekili olarak takip ettiği izale-i şuyu davası için dava sonunda hükmedilecek miktarın %15 üzerinden anlaştıklarını,dava sonucunda taşınmazın satışından davacı payına 155.755-TL hisse bedeli düştüğünü, bunun %15 üzerinden 23.363-TL avukatlık ücretinin doğduğunu ancak 13.300,00 TL ücret aldığını, bunun kesilmesinden sonra davalıya peyder pey 111.000,00 TL ödemede bulunduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.Bozma ilamı sonrasında mahkemece, davanın kabulü ile 44.000,00 TL.'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacı, davalı avukatın ortaklığın giderilmesi davası ve satış işlemlerini yürüttüğünü, hissesine düşen bedel için tahsil ettiği 155.000,00 TL'den tarafına 111.000,00 TL ödediğini bakiye bedeli haksız olarak uhdesinde bıraktığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 44.000,00 TL'nin tahsili istemi ile eldeki davayı açmış, davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığı, ortaklığın giderilmesi davası ve satış işlemlerinin değeri para ile ölçülebilen dava ve iş türlerinden olmadığından, vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde düzenlenen maktu vekalet ücretine göre belirleneceğinden ve davalının da maktu vekalet ücretlerini tahsil ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalı avukat tarafından takip edilen davanın konusu ortaklığın giderilmesi olup taraflar arasında da vekalet ücreti kosunda yazılı sözleşme bulunmadığından bu dava yönünden avukata ödenecek ücretin tespiti, Avukatlık Kanunu hükümlerine göre yapılmalıdır. Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinde, taraflar arasında bir ücret sözleşmesinin bulunmaması durumunda, değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin uygulanacağı öngörülmüştür. Ortaklığın giderilmesi davası ve satış işlemleri, değeri para ile ölçülebilen dava ve iş türlerinden değildir. Bu durumda davacının isteyebileceği akdi vekalet ücreti, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde düzenlenen maktu vekalet ücreti kadardır. O halde mahkemece, hizmetin verildiği tarihteki ( ortaklığın giderilmesi davasının açıldığı tarihteki ) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin, ikinci kısmının birinci bölümü gereğince, 375,00 TL maktu vekalet ücretinin talep edilen alacaktan mahsup edilerek karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: 1. bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle, temyiz edilen hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 11/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.