Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12865 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 29539 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, annesinden intikal eden taşınmazların satışı için davalılardan ... 8.02.2008 tarihinde vekaletname verdiğini, vekaletnamedeki tevkil yetkisine dayanarak davalı ... "nin 8.10.2008 tarihinde diğer davalı ... "a vekeletname verdiğini, davalı ... tarafından 21.09.2010 ve 1.10.2009 tarihlerinde taşınmazları 3.kişilere sattığını, dava konusu taşınmazların satış bedelinin tarafına ödenmediğini, davalıların vekalet görevlerini kötüye kullandıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5000 TL alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, vekalet sözleşmesinden doğan alacağın tahsili talebine ilişkindir. Davacı, davalılardan...ye 8.02.2008 tarihinde taşınmazlarını satması için vekalet verdiğini, davalı ... Efeninde vekaletnamedeki tevkil yetkisine dayanarak 8.10.2008 tarihinde diğer davalı ... " a vekalet verdiğini, davalı ... tarafından adına kayıtlı taşınmazları 3.kişilere sattığı halde satış bedellerini ödemediğini, vekalet hakkını kötüye kullandığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Dava, hukuki niteliği bakımından Borçlar Kanununun 392. maddesinde belirtilen vekilin hesap verme yükümlülüğüne dayanmaktadır. BK.nun 392. maddesi, vekilin vekaleti ifa için veya ifa dolayısıyla aldığı şeyleri müvekkile verme borcu ile borç para borcu ise zamanında yerine getirilmemesi yüzünden faiz ödeme borcunu düzenlemiştir. Vekil, müvekkilden veya üçüncü kişilerden aldığı değerler, kendi ücret, masraf ve tazminat alacakları hakkında hesap vermek zorundadır. Taraflar arasındaki ilişkinin vekalet sözleşmesine dayandığı, mahkemenin de kabulündedir. Vekalet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında; vekilin talimata uygun hareket etme borcu, özen borcu ve hesap verme borcu gelmektedir. BK.nun 392.maddesi hükmü gereğince, vekil, talep üzerine yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği herşeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış olduğu şeyleri saklamaya zorunludur. Gerçekten de, vekalet ilişkisi aynı zamanda aşırı güvene dayalı bir sözleşme ilişkisi olup, müvekkil vekiline güven duymak zorundadır. Vekil; vekaleti sadakat ve özenle ifa etmelidir ve vekaletin ifası sırasında kendisine karşı duyulan güvene uygun olarak vekil edeninin yararlarını sözleşmeyle güdülen amaç çerçevesinde korumak yükümü altındadır" (BK.md.390/2). Onedenle vekil, sadakat borcu gereği olarak vekil edenin yararına ters düşecek ve ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak yükümü altındadır.Açıklanan ilkeler doğrultusunda davalı vekilin özen borcu gereği vekaleten sattığı taşınmazların bedelini, davacıya ödediğini ispat etmesi gerektiği açıktır. Hal böyle olunca mahkemece, vekalet aktinin kötüye kullanılmasından doğan alacağın işin esasına girilerek belirlenmesi sonucuna uygun şekilde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 11/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.