Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, avukat olduğunu, davalı ile işçilik alacaklarının tahsili amacıyla 16.8.2010 tarihinde vekalet ücret sözleşmesi düzenlediklerini, bu kapsamda davalıya vekaleten Bakırköy 2.İş Mahkemesinin 2010/684 esas sayılı dosyası ile dava açtığını, davalının kendisini haksız olarak azlettiğini, sözleşmede avukatın işten el çektirilmesi halinde avukata 10.000TL ücret ödenmesinin kararlaştırıldığını, bu miktarın tahsili için başlattığı icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.Davalı, davacının görevini özenle yapmaması nedeniyle azlettiğini, gerekli açıklama yapmadan kendisine sözleşme imzalattığını, cezai şartın kabul edilemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davacının sözleşme gereklerini yerine getirdiği, azlin haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, haksız azil nedeniyle sözleşmede kararlaştırılan ücretin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali isteğine ilişkindir. Taraflar arasındaki 16.8.2010 tarihli “Vekalet Ücreti Sözleşmesi“ başlıklı sözleşmenin “Ücret” başlıklı kısmında “İşbu sözleşmede vekalet ücreti maktu/nispi olarak belirlenmiştir. Nispi ise, yasal vekalet ücreti hariç olmak üzere, dava ve takip konusu alacağın toplamının %25’i oranında avukatlık ücreti ödenecektir. Avukat işten el çektirilmesi halinde (azil vs.) 10.000YTL avukatlık ücreti ödenecektir.” hükmü bulunmaktadır. Görüldüğü üzere, sözleşmede davalının davacıya azil vs. ile işten el çektirmesi halinde davacı avukata 10.000TL avukatlık ücreti ödeneceği öngörülmüştür.Oysa ki vekalet sözleşmesi, karşılıklı güvene dayalı bir sözleşme olup, güven, sözleşmenin önemli bir özelliğini teşkil eder. Bu nedenle taraflardan her biri, sözleşmeyi her zaman feshedebilir. (Yasada bu durumda vekil ve müvekkile tanınan hak ve yükümlülükler saklıdır.) Nitekim Borçlar Kanununun 396. maddesinde “vekaletten azil ve ondan istifa, her zaman caizdir.” hükmü bulunmakta olup, emredici nitelikteki bu hüküm gereğince müvekkil, vekilini her zaman azletmek hakkından, vekil de her zaman istifa edebilmek hakkından önceden vazgeçemez. Bunun aksini öngören sözleşmeler geçersiz olduğu gibi, istifa ve azil hakkını zorlaştıran kararlaştırmalar da geçersizdir. (Bkz. Dairemize ait aynı yöndeki 1997/7395 E. 1997/8923 K. sayılı 7.11.1997 tarihli kararı)O halde dava konusu olayda sözleşmenin az yukarda belirtilen avukata işten el çektirilmesi halinde 10.000TL ödeneceğine ilişkin kararlaştırma da geçersizdir.1136 sayılı Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinde “…Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.Öyle olunca mahkemece azil haksız kabul edildiğine göre dava konusu sözleşme hükmü de geçersiz kabul edilmek suretiyle davacı avukatın yukarda anılan yasa hükmü uyarınca isteyebileceği vekalet ücreti hesaplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile geçersiz sözleşme hükmüne dayanılarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 148.50 TL temyiz harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.5.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.