Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 127 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 13824 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalının bankadan kullandığı kredi taksitlerini ödememesi nedeni ile hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile, davalının ... 10. İcra Dairesinin 2012/6511 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin, takip tarihinden itibaren işleyecek % 18 temerrüt faizi ile birlikte devamına, Asıl alacak üzerinden hesaplanacak olan % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle yapılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nun 294.maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK'nun 297/2.maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK'nun 298/2.maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün birbirine uyumlu olması gerekir.Somut olayda, kısa kararın verildiği duruşma tutanağında, “ Davanın kabulüne, davalının .... 10. İcra Dairesinin 2012/6511 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin, takip tarihinden itibaren işleyecek %18 temerrüt faizi ile birlikte devamına, yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,” şeklinde karar verildiği belirtilmiş ve hüküm böylece tefhim edilmiş olmasına rağmen, gerekçeli kararda, “ davanın kabulü ile,Davalının .... 10. İcra Dairesinin 2012/6511 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin, takip tarihinden itibaren işleyecek % 18 temerrüt faizi ile birlikte devamına, asıl alacak üzerinden hesaplanacak olan % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine," şeklinde hüküm kurulduğu, böylelikle kısa kararda icra inkar tazminat istemine yer verilmemiş iken gerekçeli kararda icra inkar tazminatı yönünden de hüküm kurulması suretiyle duruşma tutanağına geçirilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında aykırılık yaratıldığı anlaşılmıştır. Bu husus, az yukarıda açıklanan kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm fıkrasının birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup mahkemece, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar ve hüküm fıkrası arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilebilmesi için usul ve yasaya aykırı olan hükmün bozulması gereklidir.2-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) no'lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (2) no'lu bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde şimdilik yer olmadığına, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.