Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1261 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20316 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, İcra Müdürlüğünün 2008/3974 sayılı dosyasında emekli maaşından haciz yoluyla ¼ oranında toplam 4378,81 TL kesinti yapıldığını, 5.4.2010 tarihinde vaki şikayet nedeniyle haciz şerhinin kaldırılmasına, karar da kesintilerin istirdadının reddedildiğini, haksız tahsil edilen bedelin temerrüt faiziyle tahsilini talep etmiştir.Davalı davacının emekli sandığı emeklisi olup kesintileri sözleşmeye dayanarak yaptıklarını davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece, davacının geçerli muvafakati olmaksızın yapılan kesintilerin 25.09.2009 tarihi itibariyle 3428,78 TL olduğu bilirkişi raporuyla saptandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının kredi kartı borcu nedeniyle emekli maaşının bir kısmının icra müdürlüğünce haczedilip bankaya ödenmesinden sonra geri istenip istenemeyeceğine ilişkindir. Bilindiği üzere 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce de 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 121. maddesinde “Bu kanun gereğince bağlanacak gelir ve aylıklar ve sağlanacak yardımlar nafaka borçları dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemez.” hükmü yer almaktaydı. Kanun koyucu bu hükmü 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı yasanın 56.maddesi ile değişik 5510 sayılı yasanın 93.maddesinde aynen benimsemiştir. Buna göre “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” İİK.nun 83/a maddesindeki "İİK.nun 82 ve 83. maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir" hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanunun 32.maddesi ile değişik 5510 Sayılı ...nun 93/1.maddesinde, "bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hükmün İİK.nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 Sayılı Yasanın 93.maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde borçlu haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkan sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı 5482,63 TL kredi kartı borcunu ödemediğinden dolayı aleyhine 11.7. 2008 tarihinde icra takibine başlanmış, emekli maaşının ¼ oranında haczi üzerine emekli sandığınca kesinti yapılmıştır. Bu kez davacı 25.09.2009 tarihinde davalı bankaya dilekçe vererek emekli maaşının tamamının kesilmesine muvafakat etmiştir. Kesintiler yapılmaya devam ederken davacı 5.04.2010 tarihinde icra hukuk mahkemesine müracaat ederek haczin kaldırılmasına dair karar almış, kesintilerde 12.07.2010 tarihinde sona ermiştir. Davacının emekli maaşından ¼ oranında hacze binaen kesinti yapılırken kendi serbest ve özgür iradesiyle icra müdürlüğü yerine bankaya kendi el yazısıyla yazdığı dilekçeyle maaşının tamamından tahsilat yapılmasına muvafakat ettiğini bildirmesi haksız şart olarak değerlendirilemez. Davacının ,10.07.2010 tarihine kadar ödemelere itirazda bulunmadığı, nitekim İcra Hukuk Mahkemesine yaptığı itirazın kabulünden sonrada bir kesintinin bulunmadığı tüm kesintilerin icra mahkemesi kararından önce yapıldığı da anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının kesintilerin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 5838 Sayılı Kanunun 32.maddesi gereğince hacze muvafakat ettiğinin kabulü gerekir. Bununla birlikte davacının maaş haczine muvafakat verdikten sonra yaptığı ödemeleri geri istemesi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz.(TMK m.2) Ne varki ; mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 26/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.