MAHKEMESİ :Tüketici MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı ... adına kayıtlı 3 ve 4 nolu parseller üzerine diğer davalı ...şirketi tarafından inşaa edilen ve müteaahhide bırakılan 3 nolu daireyi 27.11.2001 tarihli sözleşme ile satın aldığını, satış bedeli 105.000 doları ödediğini ancak tapu devrinin verilmediğini ileri sürerek, 3 nolu dairenin tapusunun adına tesciline, mümkün olmazsa , fazla hakları saklı kalarak satış bedelinin TL. karşılığı 173.500 TL.nin ödeme tarihinden yasal faizi ile müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile talebini artırmıştır. Davalı... , müteahhit ile yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedildiğini, müteahhidin edimini ifa etmediğinden davacının talep hakkının bulunmadığını savunmuş, davalı ...de, inşaatın imar planının iptal nedeni ile hukuken devamına imkan kalmadığından bitirilemediğini savunmuş, diğer davalılar da şirket temsilcisi olarak taraf olmadıklarını savunmuşlardır. Mahkemece, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddine, Davacının alacak talebinin davalı ... yönünden kısmen kabulüne, daire satış bedeli olarak ödenen 100.000 USD'nin davacının talebi ile bağlı kalınarak ödeme tarihindeki TL Karşılığı 148.356.60 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı ...den tahsili ile davacıya verilmesine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davalı...nin arsa sahibi , diğer davalı ...nin müteahhit olarak 3 ve 4 nolu parsellerde inşaat yapmak üzere imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince müteahhide bırakılan 3 nolu dairenin davalı ... tarafından 27.11.2001 tarihli sözleşme ile 105.000 dolar bedelle satışının kararlaştırıldığı , davalı şirketler arasında 17.4.2013 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesinin fesih ve tasfiyesine ilişkin sözleşme imzalandığı , alınan bilirkişi raporunda, inşaatın % 55 oranında tamamlandığının belirlendiği , parsel tapularının arsa sahibi adına kayıtlı olduğu tüm dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır.Davacı, 6.12.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile , kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedilmesi nedeni ile tapu tescil imkanı kalmadığından, davasını dairenin rayiç değerinin avans faizi ile ödetilmesi şeklinde ıslah ettiğini bu talebinin kabul edilmemesi halinde de , 105.000 doların ödeme tarihindeki karşılığının faizi ile ödetilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının satış bedelinin tamamını ödemediğinden rayiç bedeli talep edemeyeceği gerekçesi ile ödediği bedelin tahsiline karar verilmiştir. Davalı yüklenicinin davacı ile yapmış oldukları taşınmaz satışına ilişkin 27.11.2001 tarihli sözleşme BK.nun 162. ve devamı maddelerine göre alacağın temliki niteliğinde olup ve yazılı şekilde biçimde yapıldığından geçerlidir. Aynı yasanın 169 maddesine göre temlikin ivaz karşılığı olduğunda açık ve belirgin olup, temlik eden yüklenici durumundaki davalının alacağının temlik tarihinde tekeffül ettiği yasa hükmü gereğidir. Bu nedenle taraflar arasında düzenlenen alacağın temlikine ilişkin sözleşme imzalayan yanları bağlar. Açıklanan bu nedenle davacının taşınmazın aynen teslimini olmadığını taktirde ikame değerini istemekle hukuki yarar bulunmaktadır. Değişik bir anlatımla BK.nun 169/1 maddesi hükmü uyarınca ivazı temliklerde temlik eden alacağın temlik zamanında mevcudiyetini zamindir. Temlik anında alacağın hiç ya da temlik sözleşmesinde belirtildiği şekilde var olmaması temlik edeni sorumluluktan kurtarmaz. Alacağın temlikinde asıl olan alacak hakkının devridir. Bu alacak temlik anında var olmayıp, muhtemel bir alacak olsa bile yine temlik edenin sorumluluğunu gerektirir. Somut olayda, davalı aynen ifanın olanak dışı olduğunu bildirdiğine göre, davacı taşınmazın dava tarihindeki ikame değerini isteyebilir. Ne var ki bu bedel ödediği miktarla orantılı olmalıdır. Mahkemece, davacının ödediği miktarın rayiç değere uygulanması sonucu bulunacak bedele hükmedilmesi gerekirken delillerin yanlış değerlendirilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Yine, davacı ıslah dilekçesi ile tescil talebi yerine rayiç bedeli talep ettiğine göre mahkemece, tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 16.4.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.