Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12260 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 3470 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, avukat olduğunu, davalının vekili sıfatıyla... 6.icra Müdürlüğünün 2012/8317 sayılı dosyasında, borçlu .... .. Şti. aleyhine takip başlattığını, takibin tahsil aşamasına geldiğini, ancak davalının haksız olarak kendisini vekaletten azlettiğini, 11.550,64 TL avukatlık ücretinin tahsili amacıyla başlattığı takibe davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ve takibin devamına, %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, azlin haksız olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, taraflar arasındaki vekalet ilişkisine dayalı avukatlık ücret alacağına ilişkin olup, davacı vekalet ilişkisinin davalı tarafından yapılan haksız azil işlemi nedeniyle sonlandığını ileri sürmüş, davalı ise savunmasında davacı avukata olan güvenin sarsılmasına dayalı olarak azil işleminin gerçekleştiğini ve azlin haklı sebebe dayandığını belirterek davanın reddini dilemiştir.Avukatın, vekil olarak borçları Borçlar Kanunu'nun 505. ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanunun 506. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özenle ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Borçlar Kanununun 506. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanunu’nun 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir.Somut olayda; davalı tarafından kendisini temsil etmek üzere davacıya 07.11.2012 tarihli vekaletname verildiği, davacı avukatın bu vekalete dayalı olarak dava dışı ...i. aleyhine 15.11.2012 tarihinde takip başlattığı, 04.12.2012 tarihinde de azledildiği anlaşılmaktadır. Diğer yandan davacı avukatın; yetki belgesine istinaden 2. Asliye Hukuhuk Mahkmesi'nin 2008/64 E. sayılı dosyasında 16.11.2012 tarihli duruşmaya davacı..... vekili olarak, Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi' nin 2013/3 E. sayılı dosyasında 13.11.2012 tarihli duruşmaya davacı ... vekili olarak duruşmaya katıldığı, Anadolu 13. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2012/1265 D.İş sayılı dosyada da.....'yi temsilen idari para cezasına itiraz etttiği dosya kapsamı ile sabit olup esasında bu husus mahkemenin de kabulündedir. Davacı avukat 07.11.2012 tarihli vekaletle davalının vekili sıfatıyla 15.11.2012 tarihinde borçlu... Şti. aleyhine takip başlatmış, diğer taraftan da aynı tarih aralağında borçlu anılan şirket ya da bağlı kuruluşunun vekili olarak duruşmalara katılmış, böylelikle Avukatlık Kanunu'nun 38. maddesindeki " Aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş ve mütalaa vermiş olursa, " düzenlemesine aykırı davranarak davalı müvekkilin güvenini sarmış, özen yükümlülüğüne aykırı davranmıştır. Hal böyle olunca azil haklı nedene dayanmakta olup, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, peşin alınan 198,00 TL harcın istek halinde iadesine, 04/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.