Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1217 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 13389 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, avukat olduğunu, davalılardan ...'ın, diğer davalılardan olan 565.057,01 TL alacağının tahsil için ... İcra Müdürlüğünün 2011/11872 Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip yolu ile ve ... İcra Müdürlüğünün 2012/12978 Esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takipleri başlattığını, kambiyo takibine karşı borçlular tarafından icra hukuk mahkemesinde açılan dava sonucunda Mahkemece vadesi gelmeyen senetler yönünden takibin iptaline karar verildiğini, vadesi gelen iki senet bakımından icra takibine devam ettiğini, borçluların taşınmazlarının kıymet takdirini yaptırdığını, açılan kıymet takdirine itirazı davasının red ile sonuçlandığını, ayrıca ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takibe karşı açılan davanın da red ile sonuçlandığını, bu iki dava dolayısıyla ayrı ayrı 440 TL olmak üzere 880 TL vekalet ücretine hak kazandığını, vekillik görevini usul ve yasaya uygun bir biçimde yerine getirmesine karşın davalı ... ile diğer davalıların kendisini saf dışı bırakarak aralarında anlaştıklarını ve davalı ...'ın takip ve takip nedeniyle açılan davalardan asil olarak vazgeçtiğini, ancak vekalet ücretinin ödenmediğini, 565.057,01 TL alacağın tahsili için başlattığı takip ve yukarıda sözünü ettiği davalar dolayısıyla toplam 65.224,60 TL vekalet ücreti alacağı doğduğunu, vekalet ücretinin ödenmesi talebi ile göndermiş olduğu ihtarnameye olumlu cevap alamaması üzerine davalılar hakkında başlatmış olduğu takibin davalıların haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalıların ... İcra Müdürlüğünün 2013/3361 Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazlarının 1.636,72 TL yönünden iptali ile takibin bu miktara ihtar tarihlerinden itibaren işletilecek yasal faizleri ile birlikte tahsiline imkan verecek tarzda devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit görülmediğinden inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Dava, davacı ile davalı ... arasındaki vekalet ilişkisine dayalı olarak davacı avukat tarafından verilen avukatlık hizmetinden doğan ücretin, Avukatlık kanunun 165. maddesine göre davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Avukatlık Kanununun 164. maddesinde "taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığı hallerde değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifeleri altında kalmamak koşulu ile ücret itirazlarını incelemeye yetkili mercii tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin %10 u ile %20 si arasında bir miktarın avukatlık ücreti olarak belirleneceği", Avukatlık Yasasının 165.maddesinde ise, “sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf, avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar.” şeklinde düzenleme mevcut olup, dava sulh ile sonuçlandığında, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarı isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini de isteyebilir. (Bkz. HGK.’nun 16.2.1994 T. 1993/13-810 E., 1994/60 K. sayılı kararı) Müteselsil sorumluluk gereğince aynı sorumluluk, müvekkille sulh olan karşı taraf için de geçerlidir. Avukatla müvekkili arasında ücret sözleşmesi bulunmaması (veya sözleşmenin geçersiz olması) halinde ise, müvekkilin ve müvekkille sulh anlaşması yapan hasmın, sulh olunan miktar üzerinden, Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen (hasma tahmili gereken vekalet ücretinden) ve Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinde düzenlenen (müvekkilin avukata ödemesi gereken) vekalet ücretinden müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü gerekir. Bu yasal düzenlemeler kapsamında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde, Davacı avukat tarafından Antalya 3. İcra Müdürlüğünün 2011/11872 sayılı dosyası ile davalı ... vekili olarak diğer davalılar hakkında 20 adet bonoya dayanılarak 564.966,40 TL üzerinden icra takibi başlatılmıştır. Bu takibe karşı borçlular tarafından açılan dava neticesinde ... İcra Mahkemesinin 2011/1177 E. ve 2012/201 K. sayılı dosyası ile 01.10.2011 ve 01.11.2011 vade tarihli iki bono dışında takip konusu edilen bonolar yönünden takip tarihi itibariyle alacak muaccel olmadığından takibin kısmen iptaline karar verilmiştir. Öte yandan taraflar arasında imzalanan 10.04.2012 tarihli sözleşme ile tarafların sulh oldukları da dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Her ne kadar sulh olunan miktarın belli olması halinde sulh olunan miktara göre Avukatlık Kanunun 164. maddesi uyarınca vekalet ücreti alacağının hesaplanması gerekmekte ise de; taraflar arasında imzalanan 10.04.2012 tarihli tarihli sözleşme, alacağın tümünün tasfiyesine ilişkin olup, davacı avukat tarafından başlatılan icra takibine karşı başvurulan şikayet yolunda ise Mahkemece muaccel olan 2 adet bono yönünden takibin devamına karar verildiği anlaşıldığından vekalet ücretinin takibin devamına karar verilen 2 adet bono tutarı üzerinden belirlenmesi gerekmektedir. Başka bir ifade ile, muaccel olmayan bonoları takibe koyan davacının, bu bonolar yönünden takibin iptaline karar verilmiş olması karşısında başlangıçtaki takip tutarı ya da taraflar arasındaki borcun tamamının tasfiyesine yönelik olarak yapılan sözleşme ile müvekkiline sağlanan menfaat gözetilerek belirlenecek miktar üzerinden vekalet ücretine hak kazanması mümkün değildir. Buna göre takibin devamına karar verilen 2 adet bono tutarı üzerinden ayrı ayrı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi hesaplanacak ücretin altında olmamak üzere Avukatlık Kanunu' nun 164.maddesine göre %10'u ile % 20 arasında bir miktarın akdi vekalet ücreti olarak ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre yapılacak hesaplamaya göre karşı yasal vekalet ücretinin hesaplanması ve bu bedellerden davalıların müteselsilen sorumlu tutulmaları gerektiği kabul edilmelidir. Mahkemece, değinilen bu yönler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 3-Öte yandan, davalı ... davacıya, 9.500 TL masraf avansı verdiğini ve yapılan 3.500 TL masraf düşüldükten sonra davacı avukatın uhdesinde kalan 6.000 TL'nin ödenmesi gereken vekalet ücretinden mahsubu gerektiğini savunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının avans ödemesi konusunda bir itirazı bulunmadığı ve karine olarak avukatın masrafları almadan işe başlamayacağının kabulü gerektiği gerekçesiyle hesaplanmış olan vekalet ücretinden masraftan arta kalan 6.000 TL mahsup edilmiştir. Gerçekten de işin görülmesi için gerekli olan tüm masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğu karine olarak kabul edilmelidir. Ancak, davalı tarafından davacı avukata verilen masrafın miktarı konusunda davalının beyanı dışında bir kanıt bulunmadığı gibi davacı tarafından takip edilen işler dolayısıyla yapılan masraf miktarı konusunda da bir inceleme yapılmamıştır. Davalının bu yöndeki savunması karşısında davacının açık bir kabul beyanı da olmadığı hususu gözetilerek tarafların masraflara ilişkin delilleri sorularak ve delil sunmaları halinde değerlendirilerek davalının bu yöndeki savunmasının değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentler gereğince temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.