Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11963 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8605 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, müşterek murisleri .. adına kayıtlı ...ili Merkez ilçesi 437 ada 17 ve 19 nolu parselleri satması için kardeşi davalıya 05.12.2001 tarihinde vekâletname verdiğini, ancak davalının kendisine düşen payı vermediği için 09.11.2009 tarihinde davalıyı azlettiğini, sözlü ve yazılı ihtarlarının da yanıtsız kaldığını ileri sürerek mirastan kendisine düşen hissenin değerinin hesaplanarak davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı, satıştan davacının payına düşen miktarı banka havalesi ile davacıya gönderdiğini, bir miktar bedeli de davacının isteği üzerine bir arkadaşına gönderdiğini, savunarak davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, “davacının dava konusu parsellerin satışını 2006 yılında öğrendiği ve bu tarihten itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra davayı açtığı” gerekçesiyle zamanaşımı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasındaki ilişkinin vekâlet sözleşmesine dayandığı açıktır. Dava, vekâlet sözleşmesine dayanılarak yapılan taşınmaz satışından kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup davalının, davacının sahibi bulunduğu taşınmazı vekâleten 11.01.2001 tarihinde dava dışı üçüncü kişilere satıldığı sabittir. Vekâlet sözleşmesinin en önemli unsurları arasında, vekilin hesap verme borcu gelmektedir. Vekil, yaptığı işin hesabını vermeye ve müvekkili nam ve hesabına edindiği her şeyi iade etmeye, iade edinceye kadar da almış olduğu şeyleri saklamaya mecburdur. Vekilin hesap verme borcu, vekâlet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Bu nedenle de vekilin aldıklarını geri verme borcunda zamanaşımı vekâlet sözleşmesi sürdükçe işlemez. Bir başka deyişle iade borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. (Bkz. Hukuk Genel Kurulunun 04.05.2011 tarih ve 2011/13-161 esas ve 2011/276 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi, azil ile 09.11.2009 tarihinde sona ermiş olup, dava tarihine kadar 5 yıllık süre dolmamıştır. Öte yandan, vekilin hesap verme yükümlülüğü bulunduğundan, davada ispat yükü de vekil olan davalıdadır. Hesabını vermeye ve satış bedelini hissesi oranında davacıya ödemeye mecburdur. Bu ödemeyi de yazılı belgelerle ispat etmek zorundadır.Hal böyle olunca mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.