Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı, davalının babasının adına kayıtlı olup harici taksim ile davalıya isabet eden tapulu taşınmazı 15.09.2003 tarihli harici satım sözleşmesi ile 10.000,00 TL'ye satın alıp zilyetliğinin tarafına verildiğini, tapusunun tarafına devir edilmediğini ileri sürerek, ödediği bedelin denkleştirici adalet ve rayiç bedeline göre tespiti ile şimdilik 40.000,00 TL'nin tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah dilekçesi ile talebini 43.218,00 TL'ye çıkartmıştır. Davalı, diğer mirasçılarla anlaşıp yargı kararı ile taksime gidilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davacının satım tarihinde ödediği bedelin denkleştirici adalet ilkesi gereğince belirlenen bedelinden hakkaniyet ilkesi gereğince belirlenen ecrimisil bedeli düşülmek kaydıyla belirlenen 15.609,00 TL'nin tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun ge-rektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Taraflar arasında düzenlenen 15.09.2003 tarihli taşınmaz satışına ilişkin harici satış, MK'nın 634., BK'nın 213. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddesi uyarınca resmi şekilde yapılmadığından geçersizdir. Her geçersiz satışta olduğu gibi taraflar aldıklarını sebepsiz iktisap hükümleri dairesinde iade ile yükümlüdürler. 10.07.1940 tarih ve 2/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, geçersiz taşınmaz satışında verilen satış bedeline alıcı faiz, taşınmazın kullanılmasından dolayı da satıcı ecrimisil veya kira bedeli isteyemez. Mahkemece, bağlayıcı nitelik taşıyan Tevhidi İçtihat Kararına rağmen, satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre ulaştığı değerden davacının elde ettiği ürün gelirinin indirilmesi suretiyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma gerektirir. 3- Davacının faiz talebinin bulunduğu anlaşılmakla, taşınmazın davalıya iadesi tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma gerektirir. Sonuç: Yukarıda bir nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, iki ve üç nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 20.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.