Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11384 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18595 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili avukat ... ile davalı ... vekili avukat ..'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacılar ... ve ... vekili, davacı ...'nın yürürken efor kaybı ve ayaklarında ödem şikayeti nedeniyle davalı hastanede 23/09/2002 tarihinde kalp anjiyosu olduğunu ve davalı hastane doktorlarının PTCA+STENT operasyonuna karar verdiklerini, davalı hastanede 10/10/2002 tarihinde gerçekleştirilen PTCA+STENT uygulaması sırasında diseksiyon meydana geldiğini, damarın patladığını ve hastanın kalbinin durduğunu, 2.5 saat kalp masajı ve solunum cihazlarına bağlı olarak bekletilen hastaya o sırada hastanede olmayan sonradan acile çağrılarak muayenehanesinden gelen Prof.Dr... tarafından BY-PAS operasyonu yapıldığını, bunun arkasından da daha bir çok sıkıntı yaşandığını, hastanın akut böbrek yetmezliği nedeniyle komaya girdiğini, komayı atlattıktan sonra vücudunun çeşitli yerlerinde yaralar meydana geldiğini ve mikrop kapması nedeniyle kapanmaz yaralar oluştuğunu, sol gözünde sinir felci gerçekleştiğini, sağ tarafına felç indiğini ve nihayetinde kalbinde aletle yaşamak zorunda kaldığını, daha sonra gidilen başka bir doktorun anjyo CD sini izlediğinde, bu hastaya PTCA+STENT operasyonunun yapılmaması gerektiğini, genetik anevrizmalı damar olduğundan %100 hayati risk taşıyacağını, ilaç tedavisi ile bu damarın açılacağını belirttiğini, tüm bu çekilen sıkıntıların yapılan PTCA+STENT operasyonundan sonra yaşandığını ve bu operasyonun da yapılmaması gerekirken yapıldığının anlaşıldığını ileri sürülerek, çekilen sıkıntının dindirilmesi için 250.000TL maddi ve 250.000TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini istemiş; yargılama sırasında davacılardan ... 29.01.2009 tarihinde vefat ettiğinden, davacı ... dışındaki diğer mirasçı ... davaya dahil edilmiş; davacı vekili, 02.11.2009 tarihli dilekçesinde ise davacı ... için 175.000,00TL manevi tazminat, davacı ... için 75.000,00TL manevi tazminat talep ettiklerini, maddi tazminat talebinin 75.000,00TL'lik bölümünün sağlık hizmetleri ve özel bakım giderleri, 125.000,00TL'lik bölümünün ... için iş göremezlik tazminatı, 50.000,00TL'nin davacı ...için destekten yoksun kalma tazminatı olduğunu açıklamıştır.Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.Dava, PTCA+STENT operasyonu müteveffa ...'ya uygun değilken davalı hastane tarafından hatalı bir kararla uygulandığı iddiasıyla beraberinde yaşanan sıkıntılardan kaynaklı maddi-manevi tazminat isteminden ibarettir. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle, vekil konumunda olan doktorların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerekir. Mahkemece, alınan 31.05.2013 tarihli ... Adli Tıp 2.İhtisas Kurulu raporu benimsenmek suretiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de, alınan rapor incelendiğinde, "davacının davalı .... Hastanesinde koroner anjiografi sonucu koroner arter hastalığı tanısıyla 10/10/2010 tarihinde PTCA + Stent amacıyla hospitalize edildiği, PTCA esnasında akut oklüzyona bağlı kardiak arrest gelişen hastanın CPR ile döndürülerek by pass operasyonuna alındığı,postop yoğun bakım izleminde akut böbrek yetmezliği, pankreatit, bası yaraları, donuk omuz sendromu ( üst kol tipi pleksus lezyonu) ve görmede bozulma geliştiği, 20/08/2003 tarihinde sağ serebral enfarkt geçirdiği ve yoğun bakım desteğine alındığı, 2004 yılında defekasyon zorluğu nedeniyle medikal tedavi düzenlendiği, 2007 yılında ise VEV komplet ve nonsustained VT atağı geçirmesi üzerine ICD implantasyonu yapıldığı, cihetle; kişiye PTCA + Stent işlemi uygulama endikasyonunun tıbben doğru olduğu, kişide arrest gelişmesinin bu işlemin hastaya bağlı sebepler nedeniyle de görülebilen ve her türlü özene rağmen oluşabilecek herhangi bir kusur izafe edilemeyen komplikasyon olduğunun tıbbi literatürde belirtildiği, kişinin gerekli müdahale (CPR) yapıldıktan sonra döndürüldüğü ve yine gerekli müdahale yapılarak by pass operasyonu gerçekleştirildiği, daha sonra gelişen tüm durumların hem hastalığa, hem de uzun süre hastanede yatarak tedavi görmeye bağlı olarak gelişebilen ve her türlü özene rağmen oluşabilecek ve herhangi bir kusur izafe edilemeyen "komplikasyon" olarak nitelendirildiği, dolayısıyla ilgili hekime kusur atfedilmediği oy birliği ile mütalaa olunur." şeklinde rapor verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, her ne kadar alınan ... raporu işaret edilmek suretiyle, davanın reddine karar verilmiş; alınan raporda da, kişiye PTCA + Stent işlemi uygulama endikasyonunun tıbben doğru olduğu, belirtilmiş ise de, müteveffa ...'nın özel durumu, hasta geçmişi değerlendirilmek suretiyle, PTCA + Stent işlemi uygulamanın doğru bir karar olup olmadığı irdelenmemiştir. Hal böyle olunca, adli tıp ihtisas kurulu raporunun dava konusu uyuşmazlığı tam olarak aydınlatamadığı, alınan adli tıp raporunun yetersiz olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, aralarında dava konusu hususta uzman, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, yapılan işlemlerin tıp bilimi açısından yeterliliği ve gerekliliği hususunda, davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı konusunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalıların kusurlu olup olmadığının belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, peşin alınan 25,20 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 9.4.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.