Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11201 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13725 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davalı Asil ... ve vekili avukat ... geldiler. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, muhasebeci olan davalılarla aralarında hukuki müşavirlik sözleşmesi yapıldığını ve 17.10.2009 keşide tarihli 24.000 TL. bedelli çek verdiğini, ancak bu tarz çalışmanın şirkete uygun olmadığı ve fahiş ücret kararlaştırıldığı anlaşılınca sözleşmeden vazgeçtiklerini ve davalıların da çeki iade edeceğini bildirdikleri halde iade etmediklerini, çekin tahsili için aleyhine icra takibi yaptıklarını ileri sürerek, takipten dolayı borçlu olmadığının tesbiti ile % 40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davacının hukuki danışmanlık sözleşmesinin tek taraflı feshinin geçerli olmadığını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davalı ... hakkındaki davanın husumet nedeni ile reddine, diğer davalılar yönünden takibe konu çekten dolayı borçlu olmadıklarının tesbitine, ödenen toplam 32.500 TL.nin ödeme tarihlerinden yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. 1–Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Davacı, davalılara verilen çekten dolayı aleyhine haksız icra takibi yapıldığını ileri sürerek borçlu olmadığının tesbitine ve ödemelerinin istirdadına karar verilmesini talep etmiş ve mahkemece istirdada karar verilmiştir. O halde kabul edilen bu miktar üzerinden bu davada kendisine vekil ile temsil ettiren davacı yararına karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 12.maddesi gereğince, nisbi vekalet ücretine karar verilmelidir. Mahkemece, davacı yararına fazla vekalet ücreti takdiri usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı lehine 3.875 TL. nisbi vekalet ücretinin takdiri şeklinde , hükmün HUMK'nun 438/7 maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekir.SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle, temyiz eden davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince temyiz olunan kararın hüküm başlıklı bölümünün 6. bendi 1. satırındaki “ 6.515 TL “ rakamının silinerek yerine “ 3.875 TL “ rakamının yazılmasına mahkeme kararının bu şekilde değiştirilerek ve düzelterek onanmasına, 1350,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin alınan 965,00 TL harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 21/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.