Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10875 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 6072 - Esas Yıl 2007





Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat N.Ö.P. ile davacı vekili avukat N.Ö.'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.Davacı, davalıya ait taşınmazda 10.12.2001 başlangıç tarihli sözleşme ile kiracı olarak bulunduğunu, aylık kira bedellerini ödedikleri halde davalının iki adet icra takibi ile toplam 19 aylık kira bedellerinin ödenmediğinden bahisle haklarında icra takibi başlattığını, taşınmazı tahliye etmesine rağmen depozito bedelinin de davalıda kalması nedeniyle 5.000 dolar depozito bedelinin takas ve mahsubunun gerektiğini ileri sürerek icra takipleri nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, %40 tazminata karar verilmesini istemiştirDavalı, icra takibine konu olan aylara ait kira bedellerinin ödenmediğini, mecurun usulüne uygun olarak tahliye ve teslim edilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.1-Mahkemece verilen kısa kararda; "3-Büyükçekmece 2.icra müd. 2004/5503 esas sayılı takip dosyası (5.000 YTL depozit bedelinin tenzili ile) a)davacının davalıya icra takibinden dolayı 2.036 YTL borçlu olduğuna, b)davacının davalıya icra takibinden dolayı 13.864 YTL borçlu olmadığının tespitine," denildiği halde, sonradan yazılan gerekçeli kararda; "3- Büyükçekmece 2. İcra Müdürlüğünün 2004/5303 esas sayılı takip dosyası (5.000 USD depozit bedelinin tenzili ile) davacının davalıya icra takibinden dolayı 2.036 USD borçlu olduğuna, davacının davalıya icra takibinden dolayı 13.864 USD borçlu olmadığının tespitine,"....şeklinde hüküm kurulmak suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır. HUMK.nun 382-388 ve 389 maddeleri gereğince kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uygun olması zorunludur. Kararların farklı ve çelişkili olması mahkemelere olan güven ilkesini zedeler. Bu durumda, 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, mahkemece, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilebilmesi için usul ve yasaya aykırı olan kararın bozulması gerekir. 2-Bozma şekil ve sebebine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle, davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 500,00 YTL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 20.9.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.