... vekili avukat ... ile ... vekili avukat ... aralarındaki dava hakkında ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 21/01/2013 tarih ve 2012/751-2013/50 sayılı hükmün Dairenin 14/04/2014 tarih ve 2014/2568-2014/11360 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.KARAR Davacı, davalıya senet karşılığı borç olarak 10.000 dolar verdiğini, davalı tarafından bu borcun ödenmemesi üzerine yaptığı icra takiplerini sürekli yenilediğini, davalının icra mahkemesinde açtığı dava ile icra takiplerinin iptaline karar verildiğini ileri sürerek; icra takip dosyasındaki alacak miktarı olan 120.931,94 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı alacağın zamanaşımına uğradığını ve davacının iddia ettiği kadar bir borcunun olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın zamaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm, davacının temyizi üzerine Dairemizin 14.04.2014 tarih, 2014/2568 Esas 2014/11360 karar sayılı ilamı ile onanmış bu kez davacı karar düzeltme yoluna başvurmuştur. Dava, davacı tarafından davalıya verilen borç para karşılığında davalı tarafından davacıya verilen bonoya karşılık borcun ödenmemesi nedeniyle doğan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, davacı zamanaşımına uğramış bono nedeniyle akidine karşı temel ilişkiye dayanarak alacağının tahsilini talep etmiştir.Karz hukuki ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda Borçlar Kanununun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı uygulanır.Davacı tarafından dava konusu alacağa ilişkin olarak davalı aleyhine icra takibinin 14.12.2001 tarihinde yapıldığı,aynı tarih itibariyle davalıya intikal edecek taşınmazlar üzerindeki davalı hissesine haciz şerhinin düşüldüğü ve bu takip kapsamında 08.01.2003 tarihinde davalıya ait evde haciz uygulandığı anlaşılmaktadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 154/2. maddesinde, zamanaşımını kesen sebeblere ilişkin olarak alacaklının icra takibinde bulunması hali sayılmış,156. Maddesinde zamanaşımının kesilmesiyle, yeni bir süre işlemeye başlayacağı,alacağın senede dayanması halinde bu sürenin her zaman on yıl olduğu, aynı yasanın 157. maddesinde zamanaşımının icra takibiyle kesilmesi halinde alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra sürenin yeniden işlemeye başlayacağı düzenlenmiş olup, bu yasal düzenlemeler kapsamında somut uyuşmazlığa ilişkin ilk icra takibinin 14.12.2001 tarihinde yapılarak, aynı tarihte davalıya ait taşınmazlar üzerine haciz konulduğu ve 08.01.2003 tarihinde davalının adresinde haciz işlemi yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalının evinde 08.01.2003 tarihinde yapılan haciz tarihi ile dava tarihi olan 19.12.2012 tarihi arasında 10 yıllık sürenin dolmaması nedeniyle davanın zamanaşımına uğramadığının kabulü gerekir. Hal böyle olunca mahkemece davanın süresinde açıldığı gözetilerek işin esası incelendikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekirken sehven onandığı bu kez yapılan incelemeden anlaşıldığından, davacının karar düzeltme talebinin kabulüyle kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının karar düzeltme itirazlarının kabulü ile, dairemizin 14.04.2014 tarih, 2014/2568 Esas 2014/11360 karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan 76,70 TL harcın istek halinde iadesine, 06/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.