Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10484 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19328 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat ... ile davalı ... Hastanesi vekili avukat ...'nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı hastanede diğer davalı doktora 26.02.2009 tarihinde, sağ dizindeki ağrı şikayeti nedeniyle ameliyat olduğunu, operasyonun etkilerinin 4 ay içerisinde geçeceğinin ve tamamen sağlığına kavuşacağının belirtilmesine karşın durumunun daha da kötüleşerek koltuk değneğine mahkum olduğunu, sağlık durumunun bir türlü düzelmemesi, sakatlığının kalıcı olması, ağrılarının artması ve vücudunun başka başka bölgelerine sirayet eden rahatsızlıklar yaşaması üzerine, başka sağlık kuruluşlarına muayene olduğunda, yapılan ilk diz operasyonunun hatalı yapılmasından dolayı sakatlığının giderilme imkanının olmadığını belirttiklerini, bu durum nedeniyle çok acılar çektiğini ileri sürerek, yapılan hatalı operasyon nedeniyle, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 246.000,00 ingiliz sterlini maddi tazminatın tahsil tarihindeki Türk Lirası TCMB Döviz Satış Kuru Karşılığı ( 578.296,80TL) ile 117.500,00TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, davalı doktorun hatalı operasyonundan kaynaklı olduğu iddia edilen sakatlıktan dolayı istenilen maddi-manevi tazminata ilişkindir. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle, vekil konumunda olan doktorların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerekir. Mahkemece, alınan 26.11.2012 tarihli ...İhtisas Kurulu raporu benimsenmek suretiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de, alınan rapor incelendiğinde, "Hastada bilateral genuvalgus ve tibial dışa dönüklük deformitesi mevcut olup, klinik muayenesine göre düzeltici osteotominin femoral distalden yapılması ileride gelişebilecek diz artrozunu geciktirebileceği, tibial üstten ters yönden yapılan bu osteotominin dizde biomekanik olarak uygun olmayıp, artrotik değişiklikleri artırabileceği gibi daha önceki şikayetlerininde geçmeyip artabileceği için endikasyon yerinin femoral olmasının daha uygun olacağı, kişide şuan mevcut olan şikayetlerinin yapılan ameliyatla direkt bir ilişkisi tesbit edilememiş olup uygun teknikle yapılmayan bu cerrahinin muhtemel negatif etkilerinin uzun dönemde ortaya çıkması beklenen bir durumu olduğu oy birliği ile mütalaa olunur. " şeklinde rapor verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, her ne kadar alınan adli tıp raporu işaret edilmek suretiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de, raporda, davacının yaşadığı sıkıntıların ameliyatla ilgisinin tespit edilemediği belirtilmekle birlikte, yapılan ameliyat tekniğinin uygun olmadığından da bahsedilmiştir. Hal böyle olunca, adli tıp ihtisas kurulu raporunun dava konusu uyuşmazlığı tam olarak aydınlatamadığı görüldüğünden, alınan adli tıp raporunun yetersiz olduğu düşünülmüştür. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, aralarında dava konusu operasyon hususunda uzman, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, yapılan işlemlerin tıp bilimi açısından yeterliliği hususunda, davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı konusunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalıların kusurlu olup olmadığının belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi iken, bu yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeye dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 25,20 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 2,4.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.