Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 939 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 25837 - Esas Yıl 2013





Tebliğname no : 12 - 2012/243446 Mahkemesi : Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Tarihi : 14/06/2012 Numarası : 2010/300 - 2012/286 Dava : 466 sayılı Kanuna göre tazminat Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Davacı, vekili aracılığı ile vermiş olduğu 07/09/2010 havale tarihli dava dilekçesinde özetle: Ordu Ağır Ceza Mahkemesinin 31/12/1993 tarih 1993/88 esas, 1993/189 sayılı kararı ile zimmet suçundan dolayı mahkum olduğu, mahkumiyet kararının yasa yollarından geçerek kesinleştiği, zimmet suçundan mahkumiyetine bankanın yapmış olduğu hatalı işlemin neden olduğu, davacının zimmetinde sayılan o zamanın parasıyla 2.000.000.00 TL'nin bankanın yapmış olduğu hatalı işlemden kaynaklandığı söz konusu hatanın daha sonra davacının bilgi edinme kanunu çerçevesinde yapmış olduğu müracaatlar neticesinde giderildiği, bu paranın 1.000.000.00 TL' sinin hatalı işlem, 1.000.000.00 TL'sinin ise, A. K.'ın kredi hesabından A. A. C.'un mevduat hesabına yapılan aktarmadan kaynaklandığı, müvekkilinin bu hatalı işlemler nedeniyle tutuklu kaldığı ve zimmet suçundan mahkum edildiği, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ilgili maddeleri ile Anayasanın 19/son ve 40/3 maddeleri ile Ceza Muhakemeleri Kanunun ilgili maddeleri gereğince 750.000,00 TL'nin haksız tutuklama ve mahkumiyet dolayısı ile davacının yoksun kaldığı kazançlar, alınan harçlıklar, yapılan masraflar toplamı olarak davalıdan tahsiline, uyarıcı ve caydırıcı olması da gözetilerek adalet ve hakkaniyet ilkesine uygun olan 1.500.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren yasal faiz uygulanarak tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasını, dava ve talep etmiş olup; Yapılan incelemede, davacının Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Ordu Gürgentepe Şubesinde suç tarihinde veznedar olarak çalıştığı, dönemin para birimine göre zimmetine 2.000.000.00 TL para geçirdiği gerekçesi ile aynı mahkemenin 31.12.1993 tarih 1993/88 esas, 1993/189 karar sayılı ceza dava dosyasında zimmet suçundan yargılandığı ve atılı suçtan mahkum olarak 2 Yıl 9 Ay 10 Gün ağır hapis cezası ve ömür boyu memuriyetten yasaklanmasına karar verildiği ve bu hükmün Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği ancak, davacının aynı mahkemeye başvurarak yargılamanın yenilemesini talep etmesi üzerine, mahkemece Ziraat Bankasının konuya ilişkin yazıları dayanak yapılarak, yargılamanın yenilemesi talebinin kabulüne karar verildiği ve davacının tazminat talebinin dayanağı olan Ordu Ağır Ceza Mahkemesinin 04/05/2010 tarih 2010/60 esas, 2010/87 karar sayılı dava dosyasında yeniden yapılan yargılama neticesinde sanığın (davacının) bankanın yapmış olduğu hata sonucu zimmet suçundan mahkum olduğu, gerekçeleri gösterilerek beraatine ve sanık (davacı) hakkında daha önce verilen mahkumiyet hükmünün bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasına karar verildiği ve verilen beraat hükmünün 12.05.2010 tarihinde kesinleştiğinin anlaşılması karşısında; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Haksız tutuklama işleminin gerçekleştiği, olay tarihinde yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun Dışı Yakalanan veya Tutuklanan Kimselere Tazminat Verilmesi Hakkında Kanunun 1. maddesinin 6. fıkrasında, ''Kanun dairesinde yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturma yapılmasına veya son soruşturmanın açılmasına yer olmadığına veyahut beraetlerine veya ceza verilmesine mahal olmadığına karar verilen; ve anılan Kanunun 1. maddesinin 7. bendinde ''Mahkum olup da tutuklu kaldığı süre hükümlülük süresinden fazla olan veya tutuklandıktan sonra sadece para cezasına mahkum edilen kimselerin uğrayacakları her türlü zararlar, bu kanun hükümleri dairesinde Devletçe ödenir'' hükmü karşısında, davacı yönünden tazminat isteme koşullarının gerçekleştiği ve bu nedenle uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi zararla ilgili makul bir tazminata hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 20.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.