Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiDava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminatHüküm : 350 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine Davacı vekilinin 17.07.2014 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle gözaltına alındığını, yapılan soruşturma sonunda üzerine atılı suçla ilgili olarak hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini belirterek CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince manevi tazminat istemine ilişkin açılan davanın kısmen kabulü kararı, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Tazminat davasının dayanağı olan Çorum Cumhuriyet Başsavcılığının, 2012/7789 Soruşturma sayılı ceza dosyasının incelenmesinde; şüphelinin (davacının) ihaleye fesat karıştırma suçundan gözaltına alındığı, yapılan soruşturma sonunda hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın itiraz üzerine 03.07.2014 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 18.07.2014 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmış, her ne kadar hükümden önce, 21.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. maddesindeki temyiz sınırı ve hükmolunan tazminat miktarına göre, hüküm davalı hazine yönünden kesin nitelikte ise de, dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.02.2013 gün ve 2012/9-1384 esas, 2013/68 sayılı kararında da belirtildiği üzere, dava dilekçesinde talep edilen tazminat miktarının reddedilen bölümünün temyiz sınırının üzerinde olmasının, davacı vekili tarafından bu bölümün temyiz edilmiş olmasının ve davalı Hazine vekiline buna bağlı olarak, hükmü temyiz etme hakkı vereceğinin ve bu kapsamda hükmün davalı Hazine vekili yönünden de temyizi kabil olduğunun anlaşılması karşısında, hükmün kesin ve temyiz edilemez nitelikte olduğu belirtilerek, davalı Hazine vekilinin temyiz talebinin reddini öneren tebliğnamenin 1. numaralı görüşüne iştirak edilmemiştir,Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Yasal faizin gözaltına alınma tarihi olan 09.09.2013 tarihinden itibaren talep edilmesi karşısında kabul edilen manevi tazminat miktarına 09.05.2014 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi ve davacı lehine talep gereğince yalnızca manevi tazminata hükmolunduğu halde hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde davacı lehine maddi tazminata hükmolunduğunun belirtilmesi suretiyle duraksamaya neden olunması,Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hükmün 1. bendinde faize ilişkin kısımdaki “09/05/2014” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine, “09/09/2013” ibaresinin yazılması ve yine aynı bentte yer alan ''maddi'' ibaresinin çıkarılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 01.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.