Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9260 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20821 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi :Sulh Ceza MahkemesiSuç : Trafik güvenliğini tehlikeye sokmaHüküm : CMK'nın 231/11. maddesi gereği açıklanan TCK'nın 179/2-3, 62, 50/1-a, 52/1-2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet,Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34. maddeleri uyarınca bütün mahkeme kararlarının, karşı oy da dahil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklamasıdır. Ceza Muhakemesi Kanununun 230/2. maddesinde aynı Kanunun 223. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının delilleri ile birlikte gösterilmesi gerektiği, 232/6. maddesinde ise mahkeme tarafından verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime olanak sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır. Hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi ise 1412 sayılı Kanunun 308/7 ve 5271 sayılı CMK’nın 289/1-g bendi uyarınca hukuka kesin aykırılık halini oluşturacaktır. İncelenen dosya kapsamına göre; somut olayda, iddia, savunma ve kabul ile kabulü sağlayan delillerin gösterilmemesi suretiyle gerekçesiz hüküm tesisi, Kabule göre de; 1- Olay tarihinde 174 promil alkollü olan sanığın yönetimindeki motosiklet ile iki yönlü yolda seyir halindeyken arkasından aynı istikamette seyreden mağdurun idaresindeki motosiklet ile seyir halinde olduğu, sanığın aniden sola karşı yöne dönmesi sonucunda önünü kapattığı mağdurun idaresindeki motosiklet ile çarpışmaları neticesinde motosikletten düşen mağdur ...'ın vücudunda kemik kırığı meydana gelecek şekilde yaralanmasına neden olduğu olayda trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve taksirle yaralama suçlarının oluştuğu; TCK'nın “Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma” başlıklı 179. maddesinin 3. fıkrasında alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek olan kişinin araç kullanma halinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olup, somut olayda ise bir kişinin nitelikli şekilde yaralanması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu, Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre ; her iki suçun birlikte işlendiği hallerde, sanığın hangi suç nedeniyle cezalandırılacağı belirlenirken, suçlar için Kanunda öngörülen cezaların ağırlığının değil, zarar suçu-tehlike suçu kriterinin esas alınması gerektiği, buna göre; Sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olduğu ahvalde, sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi ya da şikayetten vazgeçme nedeniyle taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmadığı ahvalde ise, sanığın TCK'nın 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasının gerektiği, somut olayda 174 promil alkollü sanığın eylemi bilinçli taksirle işlemesi ve mağdurdaki yaralanmanın nitelikli olması nedeniyle suçun takibinin TCK'nın 89/5. maddesi uyarınca şikayet şartına tabi olmaması karşısında; sanığın, bilinçli taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hüküm verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması,2) 5271 sayılı Kanununun 231. maddesinin 11. fıkrasında, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde mahkemece hükmün açıklanacağı belirtilmiş olup, bu iki halin gerçekleştiğinin saptanması durumunda, mahkemece yapılacak işlem, önceden verilen ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu olması nedeniyle hukuki varlık kazanmayan hükmün açıklanmasından ibarettir. Bu iki şarttan birine aykırılık nedeniyle hükmün açıklanması halinde mahkemece, uygulanmasında yasal zorunluluk bulunduğu halde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi nedeniyle uygulanamayan yasal hükümler hariç olmak üzere önceki hükümde bir değişiklik yapılmayacağından, yeniden kurulan hükümde önceden verilen hükmün infazını sağlamaya yöneliktir. Yeniden hüküm verilmesi ise yanlızca sanığın “kendisine yüklenen yükümlülüklerin yerine getirilememesi" halinde mümkündür. Bu şart gerçekleştiğinde, sanığa yeni bir imkan sağlamayı düşünen yasa koyucu, yükümlülüğün yerine getirilememesi haline münhasır olarak mahkemeye, sanığın durumunun değerlendirilmesi suretiyle, cezanın kısmen infazına yada önceki hükümde yasal zorunluluk nedeniyle tartışılamayan erteleme veya seçenek yaptırımlara çevirme kurumlarının değerlendirilmesi suretiyle yeniden hüküm kurması imkanını sağlamıştır.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde ; Taksirle yaralama suçundan sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda, TCK'nın 17972-3, 62. maddeleri uyarınca 4 ay 5 gün hapis ve 5271 sayılı CMK'nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına dair... Sulh Ceza Mahkemesi'nin 29/06/2010 tarih, 2010/339 E, 2010/533 K sayılı kararının itiraz edilmeksizin 15/07/2010 tarihinde kesinleştiği, kesinleşmesini müteakip sanığın deneme süresi içerisinde 13/01/2012 tarihinde işlediği “trafik güvenliğini tehlikeye sokma” suçu nedeniyle ... Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2012/214 E, 2012/112 K sayılı kararı ile 1 ay 20 gün hapis cezasına hükmedilip temyiz edilmeksizin 17/01/2013 tarihinde kesinleşerek durumun mahkemeye ihbarı üzerine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/11. maddesi gereğince; sanık hakkında, açıklanması geri bırakılan 29.06.2010 tarihli hükümdeki 4 ay 5 gün hapis cezasının açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, TCK'nın 50/1-a, 52/2-4. maddeleri uyarınca hapis cezasının, adli para cezasına çevrilmesi, Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış hakkı saklı tutulmak üzere isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 28.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.