Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9187 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 15700 - Esas Yıl 2011
Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:Aydm Cumhuriyet Başsavcılığının yazışma binaen davacı zabıtaca yakalanıp İzmir adliyesine getirilmesi üzerine 03/08/2008 tarihinde 3. Sulh Ceza mahkemesince kimliği tespit edilip Buca Cezaevine konulmuş ve 13/08/2008 tarihinde Aydın Cumhuriyet Savcılığına getirilmesi üzerine ifadesi alınmış ve serbest bırakılmıştır.Davacı en kısa zamanda hakim önüne çıkarılmaması sebebiyle 20.000 lira manevi ve 1000 lira maddi tazminat talebinde bulunmuştur.Mahkeme; "davacının tutuklanmadan dolayı tazminat talep edebilmesi için açılan davanın beraatle sonuçlanıp kesinleşme ve bu kesinleşmeden itibaren 3 ay içerisinde bu davanın açılması gerektiği" gerekçeyle davanın reddine karar vermiş ve red kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, hakkında uygulamada yol tutuklaması olarak adlandırılan Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 94. maddesine göre yakalanıp ceza evine konulmuş ve 10 gün sonra yakalamayı çıkaran savcının huzuruna getirilmiş ve ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmıştır.Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 94/1. maddesinde yakalanan veya tutuklanan kişinin "yetkili hakim veya mahkemeye en kısa zamanda gönderilmek üzere tutuklanır" hükmü bulunmaktadır. Madde de "en kısa zaman" diliminin ne kadar olması gerektiği düzenlenmemiştir. Düzenlemede "en kısa zaman" denildiğine göre bu süre yakalanan yere göre birkaç saatten birkaç güne kadar olabilir.Davacı; İzmir Emniyet Müdürlüğü yetkililerince yakalanmış ve aynı gün İzmir Sulh Ceza Mahkemesince kimlik tespiti yapılıp Buca Cezaevine konmuştur. İzmir-Aydın arası bilindiği gibi 1 saatlik mesafededir. Davacı aynı gün Aydın Cumhuriyet Savcılığına getirilebileceği gibi en geç bir sonraki gün de getirilebilirdi. Bunun yanında yargının yaygın olarak kullandığı Ulusal Yargı Ağı (UYAP) üzerinden de görüntülü olarak ifadesi alınabilirdi. Davacının 10 gün Ceza Cezaevinde tutulmasına gerek yoktur.Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 19/son maddesi "Hürriyeti kısıtlanan kişilerin en kısa zamanda bırakılmasının" sağlanmasını öngördüğü gibi yine Anayasa'nın 90/son maddesine göre, usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalardan olan ve uygulama önceliği olan, İnsan Haklan Sözleşmesinin 5/3. maddesindeki "Yakalanan veya tutuk durumda bulunan herkes hemen bir hakim veya adli görev yapmaya yasayla yetkili kılınmış diğer bir görevli önüne çıkanlır" düzenlemeleri bulunmaktadır. Aynca Ceza Muhakemesi Kanununun 141/1-d maddesi "Kanuna uygun olarak tutuklandığı halde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen" kişilere de tazminat verilmesini öngördüğünden bir kısım işlemler ve koruma tedbirleri nedeniyle davanın sonuçlanmasının beklenmesine gerek olmadığından davanın kabulü yerine yazılı gerekçelerle reddine karar verilmesi,Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 04/04/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.