Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9037 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17930 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılıkHüküm : Sanıklar hakkında CMK'nın 223/2-a maddesi gereğince beraat 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Anayasa Mahkemesi'nin 13/10/2012 tarih, 28440 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2011/18 Esas, 2012/53 sayılı kararı ile 08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun'da yapılan değişiklikler değerlendirildiğinde; Yüksek Mahkemece “mülkiyet hakkı ihlali” iddiasının kabul edilmediği, ancak, hukuk devletinin temel ilkelerinden olan “belirlilik ilkesi” ne göre, kişilerin maliki bulundukları taşınmazların korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı niteliğiyle tescilli olduğunu ya da sit alanı içerisinde kaldığını öğrenmeleri gerektiği hususunun vurgulandığı, iptal hükmündeki gerekçeler doğrultusunda, 2863 sayılı Kanunun “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinin 6498 sayılı Kanun ile değiştirildiği, buna göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edilmesi; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulması gerektiği; belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılacağı; 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliklerin amacının ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu; Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, ... Koruma Kurulu'nun 01/12/1995 gün, 4800 sayılı kararı ile 255 ve 256 envanter numarası ile tescilli yapıların koruma alanı olarak belirlenen taşınmazlardan... ili, ... ilçesi, eski 109 ada 15, yeni 646 ada 1 parselde bulunan yapının ... tarafından, 15/10/2008 gün, 2865 sayılı yazı ile özgün form değiştirilmeden çatı tamiratı yapılabileceği, özgün rengine uygun olarak, boya, badana, mülkiyet sınırları dışına çıkılmaması ve mevcut yüksekliğin korunması kaydıyla vitrin ve tabela yenilenmesi işlerinin belediye denetiminde gerçekleştirilerek, sonucuna ilişkin rapor ve fotografik belgelerin Kurul Müdürlüğü'ne iletilmesi kaydıyla sakınca bulunmadığı bildirilmiş olmasına karşın, çatı örtüsünün kaldırılarak, asma kat yapıldığı, taşıyıcı sistemin yenilendiği, taşınmazın iç bölümünde sıva boya ve fayans uygulamalarının yapıldığı, üst katın iç cephe duvarlarında ahşap lambri kaplaması yapıldığı, uygulamaların esaslı onarım niteliğinde olduğunun tespit edilmesi üzerine açılan kamu davası ile ilgili olarak, 01/12/1995 tarihli tescil kararının sanıkların 1995 yılında ... Koruma Kurulu'na müracaatları üzerine verilmiş olması hususu dikkate alındığında, dava konusu taşınmazın, 255 ve 256 numarası ile tescilli kültür varlıklarının koruma alanında kaldığını bildikleri, tüm dosya kapsamı itibariyle sabit olmakla birlikte; Sanıkların ifadelerinde, sonradan taşınmaza ilişkin proje hazırlattırıp, Kurul'a sunduklarına ilişkin beyanları karşısında, öncelikle bu husus araştırılıp, suç tarihinden sonra sunulan projenin Koruma Kurul'unun kararı ile onaylanması ve taşınmazın onaylı projeye uygun olduğunun anlaşılması halinde, Yargıtay Ceza Genel Kurul'unun 13/03/1995 tarih ve 1995/9-41-64 sayılı kararında da belirttiği üzere, atılı suçun manevi unsurunun oluşmayacağı hususu da dikkate alınarak, mahallinde inşaat mühendisi bir bilirkişisi refakati ile keşif icra edilip, münhasıran tescilli olmayan yapıların içlerinde gerçekleştirilen müdahalelerin suç oluşturmayacağı da dikkate alınarak, dava konusu uygulamaların nelerden ibaret olduğu ve niteliği belirlenip; Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanun'un 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/4 maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceği, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle Büyükşehir Belediye Başkanlığı veya İl Özel İdaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, 11/10/2013 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun'un 65/1 ve 65/4 maddeleri de dikkate alınarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, “2863 sayılı Kanunun 65/b maddesinin Anayasa Mahkemesi'nin 2011/18-2012/53 sayılı ilamı ile iptal edildiği, kararın 13/10/2012 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra mahkemece belirlenen 1 yıllık sürenin dolmuş olmasına rağmen yasal düzenleme yapılmadığı” gerekçesi ile eksik inceleme ve hatalı değerlendirmelerle sanıkların beraatlerine dair yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak, BOZULMASINA, 27/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.