Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuçlar : Haberleşmenin gizliliğini ihlal, tehditHüküm : Beraat Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan katılan sanık ...'nın, tehdit suçundan katılan sanık ...'ın beraatlerine ilişkin hükümler, katılan sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: A) Sanık ... hakkında haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan ... vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde, Belirli veya belirlenebilir iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmemeleri gerektiği yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, gizliliği sağlamaya özen gösterip, elverişli araçlar (internet, telefon, telsiz, faks, mektup, telgraf, kağıt vb.) ve ortak semboller (söz, yazı, işaret vb.) aracılığıyla paylaştıkları bilgi, düşünce, duygu ve tutumlarının; özel hayata ilişkin olsun ya da olmasın, başka kişi veya kişiler tarafından, özel bir çaba gösterilerek, doğrudan veya dolaylı şekilde (zarfı açılmadan ışığa tutulan mektupta olduğu gibi), okunmak veya dinlenmek suretiyle öğrenilmesi eyleminin TCK'nın 132/1-1. cümlesinde; anlaşılabilir olsun ya da olmasın, başkalarının haberleşme içeriklerinin kaydı, yani; yazı, ses, görüntü, özel işaretler gibi ortak sembollerin, başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; ses veya görüntünün, manyetik bant üzerine, yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, kopyasının alınması, elektronik iletinin taşınabilir belleğe veya CD'ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi eyleminin TCK'nın 132/1-2. cümlesinde haberleşmenin gizliliğini ihlal başlığı altında suç olarak tanımlandığı, bu madde kapsamında yer verilmeyen kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini kaydetmesi eyleminin, koşulları bulunduğu takdirde, aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; haberleşme içeriklerinin, haberleşmenin muhatabı olan diğer kişi tarafından, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması eyleminin TCK'nın 132/3. maddesinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirileceği, Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre, sanık ...'nin, ev sahibi olan ve aralarında kira alacağı ile ilgili uyuşmazlık bulunan katılan ...'in talimatına istinaden 02.01.2010 günü iş yerine gelen ... adlı şahsın, en geç 15.01.2010 tarihine kadar kiralananı boşaltmasını söyleyip, tehditvari sözlerle iş yerinden ayrıldığına dair iddialarını delillendirmek amacıyla, katılan ...'i telefonla arayarak, ona, iş yerine adam gönderip, kendisini tehdit etmesinin sebebini sorduğu ve 5 dakika 17 saniye süren ilk görüşmeyi gizlice, hemen ardından yaptığı 12 dakika 36 saniyelik ikinci telefon görüşmesini karşı tarafın rızası dahilinde kaydettiği, daha sonra, “Sanık ... ayın on beşinde ev boşaltılmadığı takdirde bu defa tehdit etmek için değil, daha kötü şeyler yapmak için geleceklerini beyan etmiştir. Sanığın bütün bu beyanları telefon görüşmesi sırasında kayıt altına alınmış olup, gerektiği takdirde tarafımızca dosyaya sunulacaktır.” ibarelerinin yazılı olduğu 12.04.2010 havale tarihli şikayet dilekçesini müdafii aracılığıyla Cumhuriyet Başsavcılığına vermesini müteakip başlatılan adli soruşturma kapsamında, sanık ...'nin telefonundaki ses kaydı Cumhuriyet savcısının 16.07.2010 tarihli yazılı talimatı üzerine kolluk görevlilerince CD'ye aktarılıp, sanık ... ile katılan ... arasındaki telefon görüşmesini içeren ses kaydının çözümü 14.09.2010 tarihli bilirkişi raporuyla tespit edildikten sonra tamamlanan soruşturma sonucunda, sanık ... hakkında haberleşmenin gizliliğini ihlal, katılan ... hakkında tehdit suçlarından kamu davaları açıldığı olayda, İddiaya konu ses kaydının yer aldığı CD'nin çözümüne ilişkin 14.09.2010 tarihli bilirkişi raporuna ve olayın gelişimine göre, 5 dakika 17 saniye süren telefon görüşmesi katılan ...'in bilgisi ve rızası dışında kaydedildiği halde, “Sanığın kendisi ile yapılan haberleşmeyi kayda aldığı, karşı tarafın da kayda alınması hususunda rızası bulunduğu anlaşıldığından” şeklindeki dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle sanık ... hakkında beraat kararı verildiği görülmüş ise de, Sanık ...'nin, tarafı olduğu haberleşme içeriğini kaydetmesinden dolayı TCK'nın 132/1-2. maddesindeki, telefon görüşmesini içeren ses kaydının, Cumhuriyet savcısının yazılı talimatına dayalı olarak kolluk görevlilerince sanık ...'den temin edilip, CD'ye aktarılan konuşmaların, Cumhuriyet savcısının talebi doğrultusunda, bilirkişi tarafından, metin halinde dosyaya sunulmuş olması karşısında, haberleşme içeriği, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda sanık ... tarafından ifşa edilmediğinden, TCK'nın 132/3. maddesindeki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmediği, Sanık ...'nin eylemleri, TCK'nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebilir ise de, kira alacağı ve kiralananın tahliyesi ile ilgili konuşmalar, katılan ...'in özel yaşam alanına ilişkin ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte bulunmadığı gibi, bahse konu ses kaydını, olayla ilgisi bulunmayan üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanık ...'nin, katılan ...'in kendisine yönelik tehdit suçunu işlediği iddiasını ispatlama ve kaybolma olasılığı bulunan delilin muhafazasını sağlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiği de kabul edilemeyeceğinden, sanık ...'nin eylemlerinin TCK'nın 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturmayacağı anlaşılmakla, sanık ... hakkındaki gerekçesi isabetsiz olan yerel mahkeme hükmünün sonucu itibariyle doğru olduğu kabul edilmiştir. Yapılan yargılama sonunda, sanık ...'ye yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan ... vekilinin sübuta ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, beraata ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, B) Sanık ... hakkında tehdit suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik katılan ... vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan ... vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı (CMK. 250. maddesi ile görevli) tarafından hazırlanan 27.09.2010 tarihli iddianamede, aynı olayla ilgili olarak, sanık ...'in ... isimli şahsı azmettirmek suretiyle katılan ...'yi tehdit ettiğinin iddia edilmesi karşısında, sözü geçen iddianameye dayalı olarak Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK. 250. maddesi ile görevli)'nde görülmekte olan 2010/206 esas sayılı dava dosyası incelenip, aynı fiil nedeniyle önceden verilmiş bir hüküm bulunup bulunmadığı hususu açıklığa kavuşturulduktan sonra, sanık ...'in hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde sanık ...'in beraatine karar verilmesi, Kabul ve uygulamaya göre de: Adli emanete alınan CD hakkında bir karar verilmemesi, Kanuna aykırı olup, katılan ... vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 14.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.