Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiKarar Tarihi : 31/10/2013Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılıkHüküm : Beraat2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete'de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;Diğer yandan, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen "maliklere tebliğ" usulünün, bölge bazındaki tescil işlemlerinde değil, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının tescili söz konusu olduğunda uygulanacağı, başka bir deyişle, bir bölgenin sit alanı olarak belirlenip tescil edilmesi halinde, o bölgede yaşayan tüm vatandaşlara tebligat yapılmak suretiyle tescil kararının duyurulması şeklinde bir yöntem izlenmeyeceği, karar Resmi Gazete'de yayımlanıp Bakanlığın internet sayfasında bir ay süre ile duyurularak, bölge halkının sit tescilinden haberdar olmasının sağlanacağı;Belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği; Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 29/07/1996 tarih ve 3011 sayılı kararı ile 3. derece doğal sit alanı olarak tescilli Çukurbağ Yarımadası'nda kain, sanıklar ... ve ...'ın ortağı ve imzaya yetkili müdürü, sanık ...'ın imzaya yetkili müdürü oldukları ... Limited Şirketi'ne ait parselin batı kısmında parsel dışında, kazı yapılarak 20 x 8 metre ebatlarında, havuz amaçlı beton imalat yapıldığının tespit edilerek inşaatın mühürlendiğinin 28/03/2011 tarihli yapı tatil zaptında belirlendiği, 15/04/2011 tarihinde yapılan kontrollerde, havuzun elektrik tesisatının yapıldığının, kenar platformunun zemin tesviyesinin yapılarak ahşap platformlar konulmaya başlanıldığının belirlendiği, dosya kapsamında mevcut inşaat mühendisi bilirkişinin raporunda, dava konusu taşınmazın bulunduğu ... yarımadası, ... ada ... no'lu parselin batı cephesinde, 3. derece doğal sit alanında, doğal park olarak ayrılan alanda, yaklaşık 115 metrekare alana sahip havuz, 120,00 metrekare alana sahip ahşap tahta kaplamalı havuz platformu, taş duvarlarla kademe yapılarak 25 metrekare alana sahip, ahşap iskeletli, üzeri bitki kurusu ile örtülü bar olarak kullanılan kısım ile yaklaşık 30, 45, 50 ve 105 metrekare alanlara sahip, 4 adet ahşap iskeletli, tahta kaplamalı güneşlenme terasları yapıldığının tespit edildiği anlaşılmakla, her ne kadar 29/07/1996 tarihli Kurul kararının mahallinde ilan edilip edilmediği araştırılmamış ise de, davaya konu müdahalelerin, ... Limited Şirketi'ne ait parselin dışında, doğal park alanında yapılması nedeniyle hukuki zeminden yoksun bir eylem gerçekleştirdiklerinin farkında olan sanıklar hakkında “izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunma” suçundan hüküm tesisi ile; suça konu taşınmazın belediye sınırları içerisinde yer alması karşısında, suç tarihi itibariyle Kaş Belediye Başkanlığı veya Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunup bulunmadığı araştırılarak, anılan büronun varlığı halinde, 11/10/2013 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi; yokluğu halinde ise aynı Kanunun 65/1-2. cümlesi uyarınca, eylemin niteliği ve suç kastının yoğunluğu da dikkate alınmak suretiyle uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 26/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.