Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 Sayılı Kanuna AykırılıkHüküm : 2863 sayılı Kanunun 65/a, 5237 sayılı TCK' nın 62, 52/2-4, 51/1-3, 53/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet, erteleme.2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Suçtan zarar gören Kültür ve Turizm Bakanlığı adına davaya katılma talebinde bulunulduğu ve bu talebe atfen “müşteki kurumun” katılan olarak kabulüne karar verildiği halde, gerekçeli karar başlığında ...'nün katılan olarak gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak kabul edilmiştir.Olay günü olan 16.12.2006 tarihinde Erdek Jandarma Komutanlığının kimliği belirsiz kişi tarafından aranarak iki kişinin kazma ve çekiç ile sit alanı olan Çınarlıçeşme mevkiine doğru gittikleri ihbarında bulunulduğu, bunun üzerine kolluk görevlilerince Çınarlıçeşme mevkiinde bulunan Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 29.09.1989 tarih ve 734 sayılı kararıyla 1. derece arkeolojik sit alanı ilan edilen Kyzikos antik kentine gidildiği, burada 9-10 metre uzunluğunda ve 4-5 metre yüksekliğinde Bizans döneminden kalan sur duvarı üzerine çıkmış sanık ...'un elindeki kazma ile bir mermer kalıbı çıkartmaya çalışırken, yanındaki sanık ...'ın ise elindeki çekiç ile beklerken görüldü??ü ve sanıkların suç aletleri ile birlikte yakalandıkları, olay yerinde kolluk görevlilerinin yaptığı tespitten ve 17.12.2006 tarihli Bandırma Arkeoloji Müzesi arkeoloğunun raporundan da anlaşılacağı üzere, sanıkların mermer kalıplarını çıkartabilmek için kalıplar üzerinde kesiklere ve kırıklara neden oldukları ve böylece 1. derece sit alanı içerisindeki taşınmaz kültür varlığına zarar verdikleri, bu nedenlerle sanıkların üzerlerine atılı suçun sabit olduğu anlaşılmıştır. 2863 sayılı Kanunun, 11/11/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu, Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, suça konu antik Kyzikos kentinin sur duvarının dosya kapsamındaki resimlerden de anlaşılacağı üzere tarihi değere sahip olduğunun dış gözlemle kolaylıkla anlaşılabildiği, sanık ...'un da ifadesinde sur duvarı için “eskiden kalma” ibaresini kullandığından antik sur duvarının korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğunu bildiği, sanıkların 1. derece arkeolojik sit alanı ilan edilmiş bölgede yaşadıklarının gerek beyanları, gerekse MERNİS kayıtları ile sabit olduğu, kaldı ki, tahrip edilen taşınmazın korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olması nedeniyle eylemin hukuka uygun bir zeminde icra edilmediği ve eylemin izne bağlanmasının da mümkün olmadığı anlaşıldığından, sanıkların dava konusu yerin sit alanı içerisinde yer alan korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğunu bildikleri, buna rağmen Kuruldan izin alınması mümkün olmayan dava konusu taşınmazı tahrip ettikleri, üzerlerine atılı suçu işlediklerinin tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, 6498 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinde öngörülen yaptırım miktarında sanıklar lehine herhangi bir değişiklik olmadığı anlaşılmakla,Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiilerinin sanıkların üzerlerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığına ve sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerektiğine ilişkin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Güvenlik tedbiri olması nedeniyle kazanılmış hak oluşturmayacağından, 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum edilen ve bu cezaları ertelenen sanıklar hakkında, 5237 sayılı TCK'nın 51/3. maddesi uyarınca tayin edilecek denetim süresinin, ceza süresinden az olamayacağının gözetilmemesi,Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu hususun yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından, denetim süresi ile ilgili 5. bendin 2. paragrafında yer alan “1 yıl” ibaresinin çıkarılıp yerine “1yıl 8 ay” ibaresi getirilerek sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün, isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.