Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8778 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3776 - Esas Yıl 2013





Tebliğname no : 7 - 2011/114455Mahkemesi : İstanbul 6. Asliye Ceza MahkemesiKarar Tarihi : 30/11/2010Numarası : 2009/213 - 2010/691 Suç : 2863 Sayılı Kanuna Aykırılık2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Sanığın, İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 12/07/1995 tarih ve 6848 sayılı kararı ile belirlenen kentsel ve tarihi sit alanı içerisinde yer alıp, aynı Kurul'un 26/01/2005 tarih ve 405 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli kendisine ait taşınmazda, tapu kaydında mevcut şerhe rağmen izin almaksızın inşai müdahale gerçekleştirerek binanın özgün yapısını değiştirdiği anlaşılmakla;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, hakkındaki hapis cezası ertelendiği halde adli para cezasının ertelenmemesinin kanuna aykırı olduğuna ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;Dosya kapsamında mevcut yapı tatil tutanağı ile bilirkişi raporuna göre, tescilli kültür varlığı binaya bir kat ilave edildiği, ahşap olan dış cephe sıvanarak betonarme-karkas görünüm verildiği, ön cephe ikinci katında bulunan cumbanın kaldırıldığı, yapılan tüm bu esaslı müdahaleler nedeniyle tescilli binanın zarar gördüğü ve orijinal yapısını kaybettiği, dolayısıyla sanığın eyleminin “korunması gerekli taşınmaz kültür varlığına kasten zarar verme” suçunu oluşturduğu gözetilmeden hatalı nitelendirme ile “izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunma” suçundan uygulama yapıldığı, diğer yandan, sanık tarafından taşınmaz kültür varlığında gerçekleştirilen faaliyetler ve sonuçları dikkate alındığında, adli para cezasının teşdiden tayininde isabetsizlik bulunmadığı, ancak, sözü edilen uygulamanın gerekçelendirilmesinin zorunlu olduğunun da göz ardı edildiği anlaşılmakla, suç nitelendirmesinde yanılgıya düşülerek ve gerekçe gösterilmeden temel adli para cezası teşdiden belirlenerek yazılı şekilde hüküm tesisi,Kanuna aykırı olup, sanığın kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 10/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.