Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiDava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat Hüküm : 47,70 TL maddi, 100 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine. Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Hükümden önce, 21.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427. maddesindeki temyiz sınırı ve hükmolunan tazminat miktarına göre, hüküm davalı hazine yönünden kesin nitelikte ise de, dairemizce benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.02.2013 gün ve 2012/9-1384 esas, 2013/68 sayılı kararında da belirtildiği üzere, dava dilekçesinde talep edilen tazminat miktarının reddedilen bölümünün temyiz sınırının üzerinde olması ve davacı vekili tarafından bu bölüm temyiz edilmiş olup, davalı Hazine vekiline buna bağlı olarak, hükmü temyiz etme hakkı vereceği ve bu kapsamda hükmün davalı Hazine vekili yönünden de temyizi kabil olduğunun anlaşılması karşısında, hükmün kesin ve temyiz edilemez nitelikte olduğu belirtilerek, davalı Hazine vekilinin temyiz talebinin reddini öneren tebliğnamenin (1). numaralı görüşüne, tazminat davasının dayanağı olan Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/153 esas, 2010/116 karar sayılı ceza dava dosyasının Uyap üzerinden incelenmesinde; sanık (davacı) dışındaki sanıklar bakımından temyiz edildiğinin, sanığın (davacının) Örgüt üyesi olmak suçundan 27.04.2009-30.04.2009 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 08.10.2010 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 04.10.2011 tarihinde, CMK'nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla, tebliğnamedeki, (1/b-c) bendindeki görüşe, ceza dava dosyasında verilen beraat hükmünün kesinleşmesinden kısa bir süre sonra davacı vekilinin, 25.01.2010 tarih, 00800 yevmiye numaralı genel vekaletnameye istinaden, haksız tutuklama nedenine dayalı olarak davacı adına koruma tedbirleri nedeniyle tazminat talebinde bulunduğu ve vekaletnamede davacı vekiline, davacı adına dava açma hak ve yetkisi bulunduğu gibi beraat kararının kesinleşmesinden sonra veya öncesinde vekilin davacı tarafından azledildiğine ilişkin azilnamenin de bulunmadığının anlaşılması karşısında, davacı ile vekili arasında vekalet ilişkisinin devam etmekte olduğunun kabulü gerektiğindeki tebliğnamedeki (1/a) bendindeki görüşe, davacı tarafından aynı konuda açılmış bir dava olup olmadığının, açılan davalarda davanın tarafı olan idareye açılan dava ile ilgili tebligat yapılıp davadan haberdar edilmesi nedeniyle tebliğnamedeki (2/a) bendindeki, raporu hükme esas alınan bilirkişinin adının adli bilirkişi listesinde bulunduğu ve listenin bir örneği UYAP sisteminden alınıp dosya içerisine konulduğundan tebliğnamedeki (2/c) bendindeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiş, 04.10.2010 olan dava tarihinin gerekçeli karar başlığına 14.10.2010 olarak yazılması mahallinde düzeltilmesi mümkün yanlışlığı olarak kabul edilmiştir. Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davalı ve davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak; Davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre tek maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden ayrı ayrı nispi vekalet ücretine de karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasında davacı yararına hükmedilen vekalet ücreti tayinine ilişkine ilişkin bentlerin çıkarılıp yerine 2400 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.