Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 872 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21551 - Esas Yıl 2012





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiMüşteki : Kültür ve Turizm BakanlığıSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılıkHüküm : 2863 sayılı Kanunun 65/b, 5237 sayılı TCK' nın 62, 52/2-4, 51/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet, erteleme.2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ile müşteki vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:1-Müşteki vekilinin temyiz itirazlarının incelemesinde;Dava ve duruşmadan haberdar edilen müşteki kurum temsilcisinin duruşmalara gelip katılma talebinde bulunmadığı, bu nedenle katılan sıfatı olmayan müşteki kurum vekilinin hükmü temyize yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla, müşteki vekilinin temyiz talebinin 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE, 2- Sanığın temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;Nevşehir İl Merkez Jandarma Komutanlığı görevlilerince devriye görevi ifası sırasında sanığın ailesinden kaldığını beyan ettiği Nevşehir ili, Merkez ilçesi, Göreme kasabası, 7810 parsel sayılı arazide bulunan, 18 m2 genişliğindeki güvercinlik evi diye tabir edilen kayadan oyma mağaraya iniş ve çıkışta kullanmak üzere sabit 7 metre uzunluğunda ve 28 basamaklı ahşap merdiven yaptırdığının tespit edildiği, ayrıca gerek olay yerinde inceleme yapan Nevşehir M??ze Müdürlüğü'nde görevli arkeologların 28.07.2009 tarihli raporlarından ve gerekse olay yeri keşfi sonrası Nevşehir Turizm Yüksek Okulu arkeolog ve sanat tarihcisi olan öğretim görevlisinin 23.12.2009 tarihli raporundan anlaşılacağı üzere, sanığın 18 m2 lik güvercinliğin içerisinde tıraşlama yaptırarak yüzeysel temizliğini yaptırdığı, girişinde kapı ve pencerelerin de takılmış olduğu, mevcut uygulamalarla doğal dokunun bozulduğu, söz konusu alanın Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 12.11.1999 tarih ve 1123 sayılı kararı ile 1. derece doğal ve arkeolojik sit alanı olduğunun tescil edildiği, sanığın da ifadesinde bu yerin sit alanı içerisinde olduğunu bildiğini beyan ettiği, böylece sanığın 1. derece doğal ve arkeolojik sit alanı içerisinde izinsiz olarak inşai ve fiziki müdahalede bulunduğunun sübuta erdiği anlaşılmıştır.Her ne kadar, suça konu yerin, 1. derece doğal sit alanı içerisinde kaldığına dayanak olan Nevşehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 12/11/1999 gün ve 1123 sayılı kararının ve sanığın barakayı yaptığı arazinin tapu kayıt örneğinin dosya kapsamına getirilmediği anlaşılmış ise de, 18.12.2009 tarihinde olay yerinde kadastro teknikerinin katılımı ile keşfin yapıldığı ve kadastro teknikerinin 21.12.2009 tarihli raporunda suça konu yerin Göreme kasabası, 7810 sayılı parselde bulunduğunun ve bu yerin 1. derece doğal sit alanı içerisinde yer aldığının belirtilmesi karşısında, yine; 2863 sayılı Kanunun 65/b. maddesine aykırılıktan ceza tayin edilirken alt sınırdan tayin edilen hapis cezasının aksine, adli para cezasının alt sınırdan ayrılarak tayin edildiği, ancak yasa maddesinde söz konusu suç için para cezasının üst haddinin 5000 güne kadar adli para cezası olduğunun belirlenmesi karşısında, sanık hakkında 100 gün karşılığı adli para cezasının tayin edilmesinin yerinde olduğu kanaatine varıldığından, tebliğnamede bu yöndeki bozma öneren düşüncelere iştirak edilmemiştir.2863 sayılı Kanunun, 11/11/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, sanığın, suça konu yerin sit alanı içerisinde olduğunu bildiğine ancak yapıya bir zarar vermediğine dair beyanından, dava konusu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını önceden bildiği, buna rağmen Kuruldan izin almadan dava konusu taşınmazı yaptığı ve doğal örtüyü tahrip ettiği, üzerine atılı suçu işlediğinin tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, 6498 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinde öngörülen yaptırım miktarında sanık lehine herhangi bir değişiklik olmadığı anlaşılmakla,Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığına, beraatine karar verilmesi ve adli para cezasının da ertelenmesi gerektiğine ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Hapis cezası ertelenen sanık hakkında denetim süresi belirlenirken uygulanan kanun maddesinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 232/6 maddesine muhalefet edilmesi,2- Güvenlik tedbiri olup kazanılmış hak teşkil etmeyeceğinden, 5237 sayılı TCK'nın 53/1 maddesi uyarınca kasten işlemiş oldukları suçtan dolayı hapis cezasına mahkum olan sanık hakkında belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılması tedbirine hükmedilmemesi,İsabetsiz olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hüküm fıkrasının (6.) bendine “TCK’nın 51/3. maddesi gereğince” ibaresinin eklenmesi, yine hükme “Sanığın cezası ertelendiğinden, 5237 sayılı TCK'nın 53/1, a,b,d,e maddesinde belirtilen hakları kullanmaktan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına, aynı Kanunun 53/1-c maddesinde belirtilen kişisel hak yoksunluğunun, TCK'nın 53/3 maddesi uyarınca sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından uygulanmasına yer olmadığına” cümlesinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme aykırı olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.