Tebliğname No : 12 - 2014/158512Mahkemesi : İstanbul 31. Asliye Ceza MahkemesiKarar Tarihi : 05/12/2013Numarası : 2013/294-2013/767Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete'de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;Diğer yandan, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen "maliklere tebliğ" usulünün, bölge bazındaki tescil işlemlerinde değil, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının tescili söz konusu olduğunda uygulanacağı, başka bir deyişle, bir bölgenin sit alanı olarak belirlenip tescil edilmesi halinde, o bölgede yaşayan tüm vatandaşlara tebligat yapılmak suretiyle tescil kararının duyurulması şeklinde bir yöntem izlenmeyeceği, karar Resmi Gazete'de yayımlanıp Bakanlığın internet sayfasında bir ay süre ile duyurularak, bölge halkının sit tescilinden haberdar olmasının sağlanacağı;Belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği; Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun 08/05/1956 tarih ve 479 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli, İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 12/07/1995 tarih ve 6848 sayılı kararı ile kentsel ve tarihi sit alanı içerisinde kalan, mülkiyeti Türk Hava Kurumu'na ait taşınmazda (THK'na ait 5 yıldızlı otel) Kurul onaylı projelere aykırı uygulamalar yapıldığı gerekçesiyle, İstanbul IV Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 06/06/2011 tarih ve 4666 sayılı kararı uyarınca yapılan değerlendirmeler sonucunda 12/09/2012 tarih ve 875 sayılı kararı ile suç duyurusunda bulunulduğu, 06/06/2011 tarih ve 4666 sayılı kararda, İstanbul İli, Fatih (Eminönü) İlçesi, Balabanağa Mahallesi, Ordu ve Fethibey Caddesi, 152 pafta, 663 ada, 1 parsel sayılı Harikzedegan Apartmanlarına ait cephe restitüsyon proje-raporunun yetersiz olduğuna, kaynakça verilmesi gerektiğine, sunulan görsellerin binanın dükkan olan kısımlarındaki doğrama-vitrin tasarımı ve cephe tezyinatı hakkında fikir verecek detayları içermemesi nedeniyle bu hususta daha ayrıntılı araştırmaların yapılarak projeye doğru bir şekilde işlenmesine (analoji çalışması ve daha fazla görsel belge), sözkonusu binanın, bodrum ve zemin kat cephe düzeni; yapının bu katlarının özgün işlevi ve plan şeması ile yakından bağlantılı olup, bu hususta yapılacak araştırmaları da içeren restitüsyon raporunun ve bu verileri içeren restitüsyon projesi ile cephe restorasyon projesinin Kurula iletilmesine, istenilen projeler 3 ay içerisinde iletilmediği takdirde konunun doğrudan değerlendirileceğine karar verildiği, sanığın savunmasında Ayasofya Oteli'nin yetkilisi olduğunu, davaya konu yeri 2005 yılının Temmuz ayında Türk Hava Kurumundan 20 yıl işletme hakkı almak suretiyle kiraladığını, inşai ve fiziki müdahalede bulunmadığını, Anıtlar Kurulu'na başvurarak bakım, onarım ve basit onarım izni aldıklarını, bu izin doğrultusunda binada güçlendirme yaptıklarını, buna ilişkin olarak daha önce yargılandığını ve beraat ettiğini beyan ettiği anlaşılmakla,Mahkemece, öncelikle davaya konu taşınmaza ilişkin onaylı projeler ile tescile esas belgeler dosya arasına alınıp, mahallinde konusunda uzman mimar, inşaat mühendisi ve sanat tarihçi bilirkişiler marifetiyle keşif icra edilerek, Kurul uzmanları tarafından tanzim edilen 20/06/2008 tarihli rapordaki tespitler de dikkate alınarak, Dairemizin 16/01/2012 tarihli ilamı ile onanan beraat hükmüne konu 26/07/2006 tarihli yapı tatil zaptında belirtilen müdahaleler haricinde, onaylı projelere aykırı olarak fiziki ve inşai müdahalede bulunulup bulunulmadığı, bulunulmuş ise, müdahalelerin yapım tarihinin ve tescilli kültür varlığının zarara uğrayıp uğramadığı, özgün yapısını kaybedip kaybetmediği her türlü şüpheden uzak biçimde belirlenip, sanığın yaptığı müdahaleler nedeniyle zarar tespiti halinde “kültür varlığına kasten zarar verme”, zarar mevcut olmayıp esaslı müdahale gerçekleştirildiğinin belirlenmesi halinde “izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunma”, basit onarım kapsamındaki faaliyetlerin saptanması halinde ise “izinsiz tadilat ve tamirat yapma” suçundan hüküm tesisi gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırmaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 21/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.