Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8218 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18242 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Asliye Ceza MahkemesiSuç : Taksirle öldürmeHüküm : TCK'nın 85/1, 50/1-a, 52/2-4. maddeleri gereğince mahkumiyetTaksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Ölen ...'ın evde bayıldığı, 11/06/2010 tarihinde saat 20:59 sıralarında eşi olan katılan tarafından ...Hastanesi Acil Servisine baygın vaziyette getirildiği, acil servise ilk gelişinde sanık doktor tarafından anksiyete tanısı ile diazem ve oksijen tedavisi sonrasında uyur vaziyette iken eve gönderildiği, ikinci gelişinde ambulansla getirildiği ve 02:01'de girişinin yapıldığı, ağızdan sekresyon hırıltılı solunum belirtileri bulunduğu, biyokimya ve hormon tetkiklerinin istendiği, tomografi incelemesi ve beyin cerrahi konsültasyonu istendiği, tomografinin 03:30'da yapıldığı ve subaraknoid kanama tanısı ile yoğun bakıma yatırıldığı, takip ve tedavi devam ederken durumunun kesinleştiği, 13/06/2010'da beyin ölümü kriterlerinin gerçekleştiği 14/06/2010'da saat 08:57'de ikinci beyin tomografisi ve abdomen ultrason çekildiği ve 14/06/2010 tarihinde beyin ölümünün gerçekleştiği olayda, .. İhtisas Kurulu'nun 23/11/2011 tarihli ve ... Genel Kurulu'nun 13/06/2013 tarihli raporlarında “11/06/2010 tarihinde hastanın evde bayıldığı, kaldırıldığı hastanede tedavisinin ardından evine gönderildiği, 12/06/2010 tarihinde tekrar rahatsızlanması sonrası kaldırıldığı hastanede tedavisi devam ederken öldüğü, zamanında ayrıntılı muayene ve tetkikler yapılarak tanı konulmaması veya ilgili uzmanın konsültasyona çağırılmamasının bir eksiklik olduğu ancak yaygın SAK saptanmış olan bu tipteki yaygın subaraknoidal kanamanın mortalite ve morbiditesinin yüksek olduğunun bilindiği, dolayısıyla zamanında tespit edilip tedaviye başlanmış olması halinde de hastanın kurtulmasının kesin olmadığının belirtilmesi karşısında, sanığın eylemi ile netice arasında illiyet bağının kesin bir şekilde kurulamadığı, bu nedenle sanığın taksirle öldürme suçundan sorumlu tutulamayacağı, ancak bahsedilen raporlar ve tüm dosya kapsamından sanığın üzerine düşen görevleri yerine getirmediği ve eyleminin TCK'nın 257/2. maddesindeki görevi ihmal suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde taksirle öldürme suçundan mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu sebeplerden yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 14/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.