Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8176 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7926 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılıkHüküm : ... hakkında beraat ... ve ... hakkında 2863 sayılı Kanunun 65/b, 5237 sayılı TCK'nın 62, 52/2-4, 53/1. Maddeleri gereğince mahkumiyet 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık ...'ın beraatine, sanıklar ... ve ...'ın ise mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, katılan vekili ve sanıklar ... ile ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Sanıklar ... ile ... hakkında tayin edilen uzun süreli hapis cezasının ertelenmesi üzerine haklarında TCK'nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, bu konuda tebliğnamede bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiş, 20/12/2010 tarihinde mahallinde yapılan keşif sırasında görevlendirilen inşaat mühendisi bilirkişisi raporunda, suça konu yapıların 4-5 yıllık olduğunun belirtildiği, sanıkların lehine olan 5 yılık süre dikkate alındığında ise suç tarihinin 20/12/2005 olarak kabul edilmesi gerektiği halde, gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 2010 yılı gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak değerlendirilmiştir. 2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, suç tarihinde, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığı'nın 13/12/1980 gün, A-2587 sayılı kararı ile 1. derece arkeolojik ve 1. derece dogal sit olarak tescil edilen, İzmir 2 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 02/10/2002 gün, 10947 sayılı kararı ile arkeolojik sit derecesi 2. derece olarak değiştirilen sınırlar dahilinde yer alan, Denizli İli, Merkez İlçesi, Kurtluca Köyü, 1880 parsel sayılı taşınmaza, sanık ... tarafından 5x3.30 metre ebatlarında, ahşap dikmeli, profil çatılı ve saç örtülü depo inşa edildiği, sanık ... tarafından ise 1881 parsele, 12.40x8.50 metre ebatlarında, saç ile örtülü profil dikmelerin taşıdığı, dikmeler arasına yerel taşlarla kuru duvar örülerek yükseltilen bir yapı inşa edildiğinin tespiti üzerine açılan kamu davası ile ilgili olarak, yargılama sırasında sanık ...'ın suça konu taşınmaz üzerinde bulunan yapının oğlu ... tarafından inşa edildiğine ilişkin beyanda bulunması üzerine, 02/03/2011 tarihinde, sanık ... hakkında atılı suçla ilgili olarak iddianame düzenlerek kamu davası açıldığı, yargılama sırasında görevlendirilen tarafsız arkeolog bilirkişi raporunda, suça konu yapıların 2863 sayılı Kanunun 9. maddesi kapsamında sit alanına fiziki müdahale niteliğinde olduğunun belirtildiği, sanıkların savunmalarında, bahse konu taşınmazların sit alanı sınırlarında yer aldığını bilmediğine ilişkin beyanda bulunmalarına karşın, suça konu 1880 sayılı parsele ait dosyada mevcut tapu kaydı incelendiğinde, 01/06/1990 yılında korunması gerekli kültür varlığı şerhinin işlenmiş olduğu, ayrıca sanıklardan ...'ın kolluk görevlileri tarafından alınan ifadesinde, suça konu yerin sit alanı olduğunu bildiğine ilişkin, sanık ...'ın ise keşif sırasında alınan ifadesinde, bahse konu olan yerde, köyde bulunan herkes tarafından benzer yapıların inşa edildiğini ve bu konuda kuruldan gerekli izinleri alamadıklarına ilişkin beyanları ile sanıkların, suça konu taşınmazların bulunduğu yer nüfusuna kayıt olup, burada ikamet etmeleri hususu dikkate alındığında, bu yerin sit alanı olduğunu bilmemelerinin hayatının doğal akışına aykırı düşeceği, dosya kapsamı itibariyle, sanık ...'ın 1881 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının oğlu ... tarafından yapıldığına ilişkin beyanı ile sanık ...'ın, taşınmaz üzerinde bulunan yapıyı kendisinin inşa ettiğine ilişkin beyanı karşısında, sanık ... hakkında beraat hükmü tesis edilmesinde, sanıklar ... ve ...'ın ise, suça konu taşınmazlar üzerine fiziki ve inşai müdahalede bulunarak, üzerlerine atılı suçu işlediklerinin tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu, 6498 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 maddesinde öngörülen yaptırım miktarında sanıklar lehine herhangi bir değişiklik olmadığı anlaşılmakla,Sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, atılı suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan;Sanıklar ... ile ... hakkında yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanıkların, lehlerine olan hükümlerin uygulanmadığına, katılan vekilinin ise eksik inceleme ile karar verildiğine ilişkin, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;5237 sayılı TCK'nın 61. maddesi gereğince iki sınır arasında temel ceza belirlenirken, suçun işleniş biçimi ve fiillerin özellikleri dikkate alınmak suretiyle hapis cezasının asgari hadden belirlendiği gözetilmeksizin, aynı gerekçelerle adli para cezasının asgari hadden uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle hükümde çelişkiye neden olunması,Kanuna aykırı olup, sanıklar ... ile ... hakkında kurulan hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, sanıklar hakkında kurulan hükmün birinci paragrafındaki “ 120 GÜN” ibaresinin çıkartılarak, yerine “5 GÜN”, ikinci paragraftaki “100 GÜN” ibaresinin çıkartılıp, yerine “4 GÜN”, üçüncü paragraftaki “100 gün” ve “2000 TL” ibarelerinin çıkartılıp, sırasıyla “4 gün” ve “80 TL” ibarelerinin eklenmesi suretiyle, sanık ...'ın beraatine ilişkin hükmün DOĞRUDAN, sanıklar ... ile ...'ın mahkumiyetlerine ilişkin hükümlerin ise DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.