Mahkemesi :Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılıkHüküm : Beraat 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan kurumlar vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan kurum vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete'de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;Diğer yandan, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen "maliklere tebliğ" usulünün, bölge bazındaki tescil işlemlerinde değil, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının tescili söz konusu olduğunda uygulanacağı, başka bir deyişle, bir bölgenin sit alanı olarak belirlenip tescil edilmesi halinde, o bölgede yaşayan tüm vatandaşlara tebligat yapılmak suretiyle tescil kararının duyurulması şeklinde bir yöntem izlenmeyeceği, karar Resmi Gazete'de yayımlanıp Bakanlığın internet sayfasında bir ay süre ile duyurularak, bölge halkının sit tescilinden haberdar olmasının sağlanacağı;Sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;Bu bilgiler ışığında; Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 19/05/1998 tarih, 3148 sayılı kararı ile doğal sit alanı olarak tescil edilip, aynı Kurul'un 18/02/2010 tarih, 2529 sayılı kararı ile 3. derece doğal sit alanı olarak belirlenen sınırlar dahilinde yer alan, ... İlçesi, ... Köyünde bulunan arazide 8.00x6.85 m2 lik alana sanık tarafından 0.80 m. yüksekliğinde beton döküldüğü, 11.10 m. uzunluğunda, 1.00 m. yüksekliğinde beton istinat duvarı inşa edildiğinin tespit edildiği, bölgenin doğal sit alanı olarak tesciline ilişkin ilgili Koruma Kurulu kararlarının sanığa tebliğ edilmediği görülmekle birlikte, somut olayda, 6498 sayılı kanun ile yapılan değişiklikler dikkate alındığında, böyle bir zorunluluğun bulunmadığı, kaldı ki, bölgenin sit alanı olduğunun dava konusu taşınmazın bulunduğu ilçede 1998 ve 2010 yıllarında ilan edildiği, kolluk görevlileri tarafından düzenlenen dosyada mevcut 22/04/2013 tarihli tutanak dikkate alındığında, bölgenin bu vasfının tüm yöre halkı tarafından bilindiği, bu kapsamda, sanığında dava konusu taşınmazın 3. derece doğal sit alanı sınırlarında kaldığını bildiği, buna rağmen üzerinde inşai uygulamalarda bulunarak atılı eylemi işlediğinin tüm dosya kapsamı itibariyle sabit olduğu gözetilmeksizin, 6498 sayılı kanun ile 2863 sayılı kanunda yapılan değişikliklere yanlış anlam yüklenip, sanığın beraatlerine ilişkin yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 09/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.