Mahkemesi : Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2863 sayılı Kanuna aykırılıkHüküm : CMK'nın 223/2-a. maddesi gereğince beraat2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:... Koruma Kurulu'nun 07.07.1993 tarih, 4720 sayılı kararıyla belirlenen kentsel sit alanı içerisinde kalan ve ... Yüksek Kurulu'nun 13.06.1971 tarih, 5899 sayılı kararıyla korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğu kabul edilen ... ili, ... ilçesi, ... mahallesi,... caddesi, 325 ada, 62 sayılı parsellerde yer alan, bodrum kat+zemin kat+asma kat+4 normal kat+teras kattan ibaret tescilli yapının tapu kaydında 6 numaralı(bağımsız bölüm 10 numaralı) daire olan teras kattaki dairenin, tapu kaydında sanık ... adına kayıtlı olduğu, ... Belediye Başkanlığı görevlilerince yapılan denetimde, izinsiz olarak terasın bir kısmının kapatılarak teras kattaki dairenin büyütülmüş olduğunun tespit edildiği, bu tespitler üzerine... Koruma Bölge Kurulu'nun 10.10.2012 tarih, 754 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiği, davaya konu tescilli yapının sahibi olduğu tespit edilen sanık hakkında soruşturmaya başlandığı ve 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, davaya konu binanın tapu kaydında, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olduğuna dair şerhin bulunması nedeniyle, taşınmazın tescilli kültür varlığı olduğunun sanık tarafından bilindiğinin kabul edilmesi gerektiği, her ne kadar yargılama sonunda mahkemece, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinin, Anayasa Mahkemesi'nin Resmi Gazetenin 13/10/2012 tarih ve 28440 sayılı nüshasında yayınlanan 2011/18 Esas, 2012/53 Karar sayılı 11/04/2012 tarihli kararıyla iptal edildiği gerekçesi ile sanığın beraatine karar verilmiş ise de, sanığın üzerine atılı eylemin suç olmaktan çıkartılmadığı, iptal kararının yürürlüğe gireceği 13/10/2013 tarihinden önce, 08/10/2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde eylemin yaptırım altına alındığı, böylece sanık hakkında kurulan beraat gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşılmakla,Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği, Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, olay yerinde sanat tarihçi ve inşaat mühendisi ile keşif icra edilerek, öncelikle yapılan izinsiz uygulamalarda kullanılan malzemelerdeki eskime durumu nazara alınarak uygulamaların yapım tarihinin tespit edilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin edilmesi, izinsiz uygulamaların ve yapım tarihinin tespitinin ardından, uygulamaların tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan uygulamaların ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu uygulamanın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 5498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiğinin gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince, sanığın beraatine ilişkin hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 13.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.