Mahkemesi :Ağır Ceza MahkemesiHüküm : Davanın reddi Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Davacı vekilinin 09.09.2013 havale tarihli dilekçesi ile, davacının 15.04.1991 tarihinde gözaltına alınarak 30.04.1991 tarihinde tutuklandığını, 765 sayılı TCK'nın 125. maddesinin ihlali iddiasıyla yapılan yargılama sonucunda... Ağır Ceza Mahkemesinin 06.12.2006 tarih, 2006/383 Esas – 2006/306 Karar sayılı ilamıyla müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini ve hükmün Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 28.06.2007 tarih, 2007/2775 Esas – 2007/5692 Karar sayılı ilamı ile onanması suretiyle kesinleştiğini, cezanın infazı aşamasında, suç tarihini yakalama tarihi olan 15.04.1991 olarak tespit ederek, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa göre bihakkın tahliye tarihini 11.04.2027, şartla tahliye tarihini ise 05.04.2021 olarak belirleyen Bafra Cumhuriyet Başsavcılığının 26.10.2011 tarihli müddetnamesine yaptıkları itirazlarının sonucunda, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 27.06.2013 tarih, 2013/382 d.iş sayılı kararı ile suç tarihinin 16.03.1991 tarihi olduğunun tespit edilerek, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun atılı suçun işlenmesinden sonra yürürlüğe girdiğini bu nedenle müddetnamenin suç tarihinde yürürlükte bulunan 647 sayılı Cezaların İnfazı hakkında Kanuna göre düzenlenmesinin gerektiği, anılan kanunun 19/1. maddesine göre müebbet hapis cezasına hükümlü olanların 20 yılın infazı halinde şartla tahliyeden yararlanacağının düzenlendiği dikkate alındığında, davacının 15.04.2011 tarihinde şartla tahliye tarihinin dolduğundan bahisle müddetnamenin iptaline karar verildiğini, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 28.06.2013 tarih, 2013/422 d.iş sayılı kararı ile davacının 15.04.2011 tarihinden geçerli olmak üzere şartla tahliyesine karar verildiğini, bahse konu kararlar ile de suç tarihinin 16.03.1991 tarihi olduğunun tespit edildiğini ancak davacı hakkında uygulanması gereken lehe kanun düzenlemesinin uygulanmadığını zira 12.04.1991 tarihinde yürürlüğe giren 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun geçici 4. maddesinde, 08.04.1991 tarihine kadar devlet idaresi aleyhine cürüm fiillerini işleyenlerden müebbet hapis cezasına hükümlü olanların iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve talepleri olmaksızın 15 yıllarını çektikleri takdirde şartla salıverilmesi gerektiğinin düzenlendiğini, anılan düzenlemeye gereğince davacının 15.04.2006tarihinde şartla tahliye edilmesi gerektiğini, sonuç olarak davacının fazladan 7 yıl 2 ay 13 gün süre ile cezaevinde haksız olarak tutulduğundan bahisle 100.000 TL maddi, 250.000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre; 5271 sayılı CMK'nın 141. maddesinde ''suç soruşturması ve kovuşturması sırasında'' gerçekleşen koruma tedbirlerindeki hukuka aykırılıklar yönünden bu kanun hükümlerine göre tazminat istenebileceği ve madde metninde bu aykırılıkların tahdidi şekilde sıralandığı, infaz aşamasında meydana gelen hukuka aykırılıkların madde kapsamında bulunmadığı bu yöndeki hukuka aykırılıkların idari yargı görev alanında kaldığı ve bu mahkemeler önünde tazminat isteminde bulunulabileceği kabul edilmiş ise de, Uyuşmazlık Mahkemesinin 26.01.2015 tarih, 2015/9 Esas – 2015/17 Karar sayılı ilamında, Cumhuriyet Savcısınca düzenlenen müddetnamenin adli yargı tarafından verilen ve kesinleşen mahkumiyet ilamının infazına ilişkin bir takım bilgiler içerdiği ve adli yargı mercii tarafından icra edilen işlemler silsilesinin bir parçası olduğu, müddetname düzenlenmesi işleminin ve mahkemelerce verilen şartla tahliye kararının idari bir işlem olarak kabulünün mümkün olmadığı, adli bir işlem olduğunun belirtilmesi karşısında, tazminat istemine dayanak olan ceza dava dosyasının celp edilip, davacının hükümlülüğüne neden olan suç tarihinin ve şartla tahliye edilmesi gereken tarihin tespit edilerek, müddetnamenin yanlış düzenlenmesi nedeniyle uğranılan bir zarar bulunup, bulunmadığı, süresinde doğru olarak düzenlenmesi halinde bir zararın doğup doğmayacağı hususları değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, gerek 466 sayılı Kanun gerekse 5271 sayılı CMK'da infaz aşamasında infaz kanunlarındaki değerlendirmeye binaen kişinin fazladan cezaevinde kalması nedeniyle tazminata hak kazanabileceği hususunun düzenlenmediği, davacının yasal çerçevede müddetnameye yaptığı itirazın mahkemece değerlendirilerek 2013 yılında şartla salıverildiğinin anlaşılması ve yasal şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.